| Veronica'nın Jenkins'in anma törenindeki konuşması insanları daha da sıkı çalışmaları için ateşledi. | Open Subtitles | خُطبة فيرونيكا أثرّت في الموظفيين ليعملوا بجدٍ أكبر |
| Sawada'yla konuştum, bana son derece sıkı çalışmazsam çok zor olacağını söyledi. | Open Subtitles | . بعد مناقشة ساوادا، أخبرني أنه علي العمل بجدٍ للغاية وإلا ستكون الأمور صعبةٌ عليّ |
| Orada kendimi bir okula yerleştirdim cidden çok sıkı çalıştım. | Open Subtitles | . وأدخلت نفسي إلى مدرسة هناك . وعملت بجدٍ |
| Uzak tutmak için onca emek vermişken girecek bir yol buldu. | Open Subtitles | كل شيء عملنا بجدٍ لإبقائه بالخارج، وجد طريقة للدخول |
| Ve bu kadar emek sarf ettiğin her şey... | Open Subtitles | وكل شيءٍ عملتِ بجدٍ من أجله... |
| Bizim işe koyulup sıkı bir şekilde çalışmamız lazım. | Open Subtitles | ما علينا إلا أن نشمر عن ساعدنا وان نعمل بجدٍ أكثر. |
| Bunun için sıkı çalıştın. | Open Subtitles | لقد عملتَ بجدٍ من أجلِ هذه اللحظة |
| Aramızdaki farkı kapatmak için de çok daha sıkı çalışmam lazım! | Open Subtitles | ! عليّ أن أعمل بجدٍ أكبر وإلا سيتّسع الفارق بيننا |
| Perseus üstünde çok sıkı çalıştın. | Open Subtitles | لقد عملتِ بجدٍ على برسيوس |
| Çok emek sarf ediyor, doğru. | Open Subtitles | لقد عملت بجدٍ بالفعل |