| Senin hakkında. Sana, bize nasıI kötü davrandığı hakkında. | Open Subtitles | انها بخصوصك , بخصوص معاملته لكِ و لنا جميعاً |
| Senin hakkında. Sana, bize nasıl kötü davrandığı hakkında. | Open Subtitles | انها بخصوصك , بخصوص معاملته لكِ و لنا جميعاً |
| Ama bu Senin hakkında olamaz. Bu onların hakkında olmalı. | Open Subtitles | و لكن لا يمكن أن يكون ذلك بخصوصك يجب أن يكون بخصوصهم |
| - Bu seninle alakalı. | Open Subtitles | هذا بخصوصك ماذا؟ |
| Annenle alakalı, değil mi? | Open Subtitles | هذا بخصوصك انت وأمك، صحيح؟ |
| Bunun hâlâ seninle ilgili olduğunu sanıyorsun değil mi? | Open Subtitles | انت مازلت تفكر ان هذا كله بخصوصك انت فقط |
| Sizi tekrar görme şansım olur mu bilmiyorum ama sizinle ilgili içimden bir ses, bunu istediğimi söylüyor. | Open Subtitles | ولا اعلم اذا كانت ستتاح لي فرصة رؤيتك مجددا وهناك شيء بخصوصك يخبرني اني قد يعجبني ان افعل |
| Benden iyi biliyorsun ki, Senin hakkında bir laf daha duyarsam, Kovuldun! | Open Subtitles | إذا تلقيت شكوى أخرى بخصوصك, أنت مطرود مِن الأفضل أن تكون أنت المطرود وليس أنا |
| Bilmiyorum. Senin hakkında ne yapacağımı bilmiyorum, ya da bizim hakkımızda... | Open Subtitles | انا لااعرف عندما يكون الامر بخصوصك او بخصوصنا نحن |
| Anne, Senin hakkında bildiğimi sandığım her şey yalanmış. | Open Subtitles | امي كل شيئ كنت اظن انني اعرفه بخصوصك كان كذبة |
| Vivian'dan Senin hakkında endişelendiğine dair yüzlerce mesaj kendini çektiğin, hiç göremediğim fotoğraflar ve onlarca sesli kayıt mesajları vardı. | Open Subtitles | كان هناك مئات الرسائل من فيفيان قلقة بخصوصك صور شخصية لا أستطيع أن أتراجع في رؤيتها |
| Kendim hakkında bir şeyler öğrendim ve Senin hakkında. | Open Subtitles | لقد تعلمت شيئا عن نفسي وشيئا بخصوصك |
| Yapacak birkaç işimiz var. Hepsi Senin hakkında. | Open Subtitles | لدينا بضعة أمور لفعلها وكلها بخصوصك |
| - Polis Senin hakkında aradı. | Open Subtitles | أعلم أننا يجب أن نتحدث - الشرطة إتصلت بخصوصك - |
| Bu tamamen, ölümün senin altında olduğuna inanmanla alakalı. | Open Subtitles | هذا بخصوصك أنت (روجر) تصدق بأن الموت تحتك |
| - Haklısın. Bu senle alakalı. | Open Subtitles | -أنت على حق،إنه بخصوصك |
| - Louis, sakin ol. - Hayır, seninle alakalı. | Open Subtitles | (لويس), اهدأ - لا, كل شيء بخصوصك - |
| Her şey sizinle alakalı değil Bay Millstone. | Open Subtitles | ليس كل شيء بخصوصك سيد (ميلستون) |
| seninle ilgili değil. Seninle kafa buluyor sadece. | Open Subtitles | إنه لا يقصد شيئاً بخصوصك إنه يحاول التنفيث عن نفسه |
| Ancak seninle ilgili verdiğim tüm sözlere örneğin ömrümü tamamlayan son parça olduğunla ilgili olana bugüne kadar sadık oldum. | Open Subtitles | لكن أي وعد قطعته يوماً بخصوصك أو عن كيف اننا كنا |
| Carter, ofisime geldiğin ilk gün seninle ilgili bütün ihtimaller ortadaydı. | Open Subtitles | و لكن يا كارتر، حين دخلت لمكتبي في اليوم الأول كل شيء بخصوصك صرخ الإمكانية |
| - Lütfen kapatmayın. Bu makineyle ilgili değil, sizinle ilgili. | Open Subtitles | ارجوك لا تغلق الخط ليس بخصوص الكاميرا بل بخصوصك |