| Sence yarın da böyle iyi bir konuşma yapabilir misin? | Open Subtitles | أتظنين أنه يمكنك أن تقومي بخطاب بهذه الجودة مجددا غدا؟ |
| Bugün öğleden sonra Genel Kurulda konuşma yapacak. | Open Subtitles | سيلقى بخطاب الجميعة العامة بعد ظهر اليوم |
| Ama sen artık Chicago'da konuşma mı yapıyordun, yoksa New York'ta... | Open Subtitles | و انت كنت فى شيكاجو تلقى بخطاب اونيويورك.. |
| Benim için bir mektup saklıyordunuz. Onu geri almak istiyorum. | Open Subtitles | اعتقد انك تحتفظ بخطاب لى يا سيدى اريد استعادته ثانيه |
| Eğer bir mektup olsaydı, benim mektubumu okuyabilirdin ama bu bir mektup değil. | Open Subtitles | لو كان هذا خطاباً كنت ستقرأين خطابي و لكن هذا ليس بخطاب |
| Ve bu mektupla..bugün burdayız | Open Subtitles | ولَم يكن موجوداً بخطاب, لَم يكن أحدنا ليكون موجوداً هنا اليوم. |
| Kaç tane erkek düğün gecesinde arkadaş kalalım konuşması yapmıştır ki. | Open Subtitles | كم من الرجال يحظون بخطاب لنكون أصدقاء في ليلة زفافهم ؟ |
| Teşvik edici bir konuşmayla ayaklarınızı yerden kesmek ve mağdurların onuru ve insanlığı için savaşmanın öneminden konuşmak istedim. | TED | أردت تحريككم عاطفيًا بخطاب محفز عن أهمية النضال ﻷجل كرامة وإنسانية الناجين. |
| Bayan Huntley, sizinle başlayalım. Başkan bugünkü konuşmasında, | Open Subtitles | عضوة الكونغرس, دعيني أبدأ معك بخطاب الرئيس الإذاعي اليوم |
| Lucy'yle nasıl savaştığını ve bundan nasıl kurtulduğunu... anlatan bir konuşma yapacak. | Open Subtitles | وستدلى بخطاب حول كيفية قتالها مع لوسى وعاشت لتقاتل يوما آخر |
| Çünkü onlara sergilediğim gösterinin arkasından oraya biraz konuşma ve iki posterle gitmek istemezdim. | Open Subtitles | لأنني متأكد من أنهم لا يرغبون بأن يتبعوا ما عرضت عليهم بخطاب و عدد من الملصقات |
| Bu konuşma "Hepimiz Aynı Takımdayız" konuşması Hiç Adil Değil, | Open Subtitles | لا توافق مع " نحن جميعاً "نعمل بخطاب الفريق الواحد |
| Bir konuşma yapacağım ve insanlar onu resmi bir infaza mahkûm edecekler. | Open Subtitles | كنتُ سأقوم بخطاب و الناس سيدينونه إلى إعدامٍ رسمي |
| Mutlu çift için konuşma yapmam lazım da. | Open Subtitles | عليّ الادلاء بخطاب للثنائي السعيد |
| Kendisi o haline rağmen, bana bir konuşma iletti. | Open Subtitles | . لكنه مع ذلك , قد زودنى بخطاب |
| Adını söylediklerinde sahneye çıkıp harika bir konuşma yaptı. | Open Subtitles | و صعد المسرح , و قام بخطاب رائع |
| Ama orada, Bay Van Aldin'in eşini ilgilendiren bir mektup bulup aldınız. | Open Subtitles | ولكن ,بينما كنت هناك,وجدت و احتفظت بخطاب كان يخص زوجة السيد فان الدن, اندريا |
| Alan, bu çok kötü. Kadın bize mektup yollayıp dava açmakla tehdit etmiş. | Open Subtitles | آلان هذا سيء، المرأه بعثت بخطاب تهديد وتريد أن ترفع قضية |
| Evine mektup gönderilip işkence görmen pek umurunda değil galiba. | Open Subtitles | أنت على الأرجح لا تمانع بخطاب لوم مرسل لبيتك. وأن تعاقب و تعذب |
| Arkadaşın araştırma asistanıma içi boş iddialar ve söylentilerle dolu bir mektup getirmiş. | Open Subtitles | حسناً، مساعدك اتى لمساعدتي ملوحاً بخطاب مطالبة مليئ بالادعاءات الفارغة والإشاعات |
| Pekâlâ. Mutlaka o da mektupla evet dememiştir. | Open Subtitles | وأعلم جيدا أنها لم تبلغك موافقتها بخطاب |
| Birazdan sahneye çıkıp insanlara sevimli bir Phicorp konuşması vereceksin değil mi? | Open Subtitles | أن على وشك صعود المنصة والتحدث للعالم بخطاب " فايكورب " سعيد |
| Marshall, içeri girip, insanlık değerini savunan büyük etkili bir konuşmayla bu adamın gözlerini kamaştırabilirsin. | Open Subtitles | لتدخل وتبهر ذلك الرجل بخطاب بليغ يدافع عن الكرامة والإنسانيه |
| Bayan Huntley, sizinle başlayalım. Başkan bugünkü konuşmasında, | Open Subtitles | عضوة الكونغرس, دعيني أبدأ معك بخطاب الرئيس الإذاعي اليوم |