| veya onun yerine BM'nin, 54 Afrika ülkesinden sadece bir tanesinde doğum oranının 7 kadar yüksek olduğu hesabına güvenebilir miyiz? | TED | أم هل نعتمد بدل ذلك على تقرير الأمم المتحدة الذي يقول أن واحدة فقط من دول أفريقيا الـ54 تتوفر على معدل خصوبة يعادل 7؟ |
| ve ben doğayı kopyalayalım demiyorum, biyolojiyi taklit edelim de demiyorum, onun yerine doğanın süreçlerini ödünç alabiliriz. | TED | لست أقول أنه يجب أن ننسخ الطبيعة، لست أقول أنه يجب أن نقلد علم الأحياء، أقترح بدل ذلك أن نقترض من طرق الطبيعة. |
| onun yerine dört farklı harf biçimi var: başta, ortada, ayrı ve sonda. | TED | وتحتوي بدل ذلك على أربعة أشكال للحروف: الأولية والوسطية والمعزولة والنهائية. |
| Kendini ikna edebilirdin, ama bunun yerine, zincirli kalmayı seçiyorsun sen. | Open Subtitles | ،كنت تستطيع إقناع نفسك لكن بدل ذلك أردت أن تحافظ على أغلالك |
| Katılmayacağım, bunun yerine sizin soruşturmanızın yanı sıra ben de kendi paralel soruşturmamı yapacağım. | Open Subtitles | كلا بدل ذلك سوف أجري تحقيقي الخاص الموازي معكم |
| bunun yerine Skype gibi gözetlenmesinin daha zor olduğuna inandıkları yöntemleri kullanıyorlar. | TED | بدل ذلك, فهم يستخدمون ادوات مثل Skype والذي يعتقد انه محمي ضد الأعتراض. |
| onun yerine sana güzel bir waffle yapmama ne dersin? | Open Subtitles | لمـا لا تدعيني أحضر لك بعض الكعك اللذيذ بدل ذلك ؟ |
| Neden onun yerine çekilip, karnını yumruklamana izin vermiyorum ki? | Open Subtitles | حسنا ، لماذا لا أحفظ لك وقتك وأركل معدتك بدل ذلك ؟ ؟ |
| Aslında onun yerine bir mektup yazdık. | Open Subtitles | في الواقع، لقد تمكّنا من كتابة رسالة بدل ذلك |
| onun yerine Büro'dan kovulsaydı keşke. | Open Subtitles | ربما كان على مكتب التحقيقات الفيدرالي فصله بدل ذلك |
| Ancak onun yerine kasabaya zenci casuslar gönderip insanları öldürüyorsunuz. | Open Subtitles | بدل ذلك ترسلين عملاء التخريب إلى المدينة وتقتلون الناس |
| Kötü sexten uzak durması gereken azgın gençler var, ama onun yerine birileri onlara bir kaçınma anlaşması imzalatmış, ya da öyle görünüyor. | Open Subtitles | مراهقات مُثارات يُفترض أن يكنّ ،بالخارج يحضين بجنس دون حماية لكن بدل ذلك أحدهم جعلهم ،يتعهدون بالامتناع عن ذلك لكن بالتفكير في الأمر |
| - Evet olabilir, ama onun yerine bu formu dolduracağız. | Open Subtitles | أجل، ربّما، لكن بدل ذلك سنقوم برفع هذه الدّعوى |
| bunun yerine bu gece Sofia ve bana, yemekte eşlik etmeni ve bu dönemi, sakince geçirmeyi umuyordum. | Open Subtitles | آمل بدل ذلك أن تتناول العشاء الليل مع " صوفيا " ومعي ونتخطي جميعاً |
| Peki ya bunun yerine kahraman olursan? | Open Subtitles | لكن ماذا لو أصبحت بطلاَ بدل ذلك ؟ |
| bunun yerine bize, size yardım etme şansı verin. | Open Subtitles | أعطنا فرصة العمل لك بدل ذلك |
| Fakat bunun yerine, Lars öldü. | Open Subtitles | لكن بدل ذلك إنتهى ميتاً |