| Çok Harika, çok Muhteşem, sen çok Güzel bir kadınsın, teşekkürler. | Open Subtitles | هذا بديع حقا، مدهش حقا أنت امرأة جذابة حقا. |
| Gördüğüm kadarıyla Daytona Beach'densin ve bunlar Harika görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنك كنت تمرحين كل هذا يبدو عظيما , لابد أنه بديع , لكن |
| Gerçekten de Harika bir sergi. Fakat Ray, Buhar Kalesi ile karşılaştırıldığında bir hurdadan farkı yok. | Open Subtitles | سيتم عرضها وكلا منها بديع ولكنها لاشيء بالمقارنة مع قلعة البخار |
| Ama bunu halledebiliriz değil mi? Bu hoş. | Open Subtitles | لكن بأمكاننا إصلاح هذا,أليس كذلك؟ هذا بديع. |
| Adamımız bir takip başlatmak için Mükemmel bir seçimdir. | Open Subtitles | صديقنا رجل بديع كمبتدئ فى المطاردات. |
| Harika, aslında bayağı canlı. - Gözlerini ortaya çıkaracak? | Open Subtitles | بديع بالواقع، حيويّ جدًّا، سيبرِز وِسع عينيك كلّيًّا. |
| Bazen simbiyoz Harika adaptasyonlara yol açar - atmaca ağızlı sinekkuşu güvesinin adaptasyonunda çok güzeldir. | TED | ان هذا التكامل قد قاد الى نوع بديع من التكيف مع بعضها البعض الطائر الطنان ذو المنقار المعكوف هذا .. هو احد تلك التكيفات الرائعة |
| O makalede, burada sunmadığı... ama Güzel bir bölüm vardı, onu okuyacağım: "Eşşiz bir küre üzerine, milyarlarca yılda... şans, ince bir kat yaşam sürdü: karmaşık, olanaksız, Harika ve kırılgan. | TED | كان هناك جزء من البحث لم يستعرضه لنا وأعتقد بانه كان جيدا للغاية ساقرأه عليكم. خلال بلايين الاعوام كان هناك نجم سيار متميز، والصدفة رسمت احتمال ممكن للحياة: معقد، غير محتمل، بديع وضعيف. |
| Bunlar Harika görünüyor, Harika olmalı, ama... Sana bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | كل هذا يبدو عظيما , لابد أنه بديع , لكن |
| Ve diyorum kendime... Ne Harika bir dünya. | Open Subtitles | {\cH0000FF\3cHFFFFFF} وأقول في نفسي*، *يا له من عالم بديع |
| Ve diyorum kendime... Ne Harika bir dünya. | Open Subtitles | {\cH0000FF\3cHFFFFFF} وأقول في نفسي*، *يا له من عالم بديع |
| Ne Harika bir dünya. | Open Subtitles | {\cH0000FF\3cHFFFFFF} *ياله من عالمٍ بديع* |
| İngiliz ordusunun yorgun ve sinirleri bitik askerleri ile karşılaştırınca, öylesine bozulmamış, öylesine Muhteşem, öylesine tanrısaldılar ki. | Open Subtitles | إلهيّ جداً رائع جداً بديع بشكل رائع جدًا بالمقارنة مع الرجال متعبو الأعصاب للجيش البريطانى |
| Birilerine sınırsız bir özgürlük ve Muhteşem bir şeye sınırsız erişim sağlamak. | Open Subtitles | أن تعطي شخصاً حريّة غير مقيّدة و صولاً غير محدود للقيام بـ عمل بديع |
| Ne kadar Güzel olmuşsun. Bu ne Güzel elbise böyle. | Open Subtitles | تبدين رائعة يا فتاتي، فائقة الجمال يا له من فستان بديع |
| Aynı rüzgarda süzülen küçük bir kelebek gibi, çok Güzel bir manzaraydı. | Open Subtitles | كــ فراشة يانعة تحلق في الريح مجرد مظهر بديع |
| # Ah, ne hoş hayallerdir o kapıldıklarım # # Denizi öylece seyrederken # | Open Subtitles | " ياله من منظرٍ بديع " "رؤية البحر من بعيدِ " |
| Bu Mükemmel. Pek tarzın değil. | Open Subtitles | إنه بديع ليست من عاداتك |
| Yüzük oldukça güzelmiş. | Open Subtitles | هذا الخاتم بديع |
| Millet, işte yeni emir subayım Badi Bassim. | Open Subtitles | ،أقدم لكم جميعاً (مُرافقي الجديد، (بديع باسم |
| Ah ne kadar da tatlı! Ah Rhett, bu Harika, Harika! | Open Subtitles | إنه بديع يا ريت |
| Ama sen çok sevimli ve ufak bir bebeksin. | Open Subtitles | و لكنكِ فقط كنز صغير بديع |
| Harikulade! | Open Subtitles | -يا نجم النجوم ! بديع! |