| Tanrı biliyor O adama neredeyse on yıl bağlanmıştım. | Open Subtitles | الهي يعلم أنني كنت مدمنة بذلك الرجل لعشر سنين |
| Ama O adama yaptıklarımız, bizi onlardan ayırır mı? | Open Subtitles | لكن ما فعلناه بذلك الرجل كيف سيكون مختلفا بأي شكل؟ |
| "O adamı hapse atın. Ne yaptığını sanıyor?" | Open Subtitles | القوا بذلك الرجل فى السجن ماذا يظن نفسه فاعلا؟ |
| Hepiniz bakışlarınızı bu adama yoğunlaştırdınız. Cevap için ona bakıyorsunuz. | Open Subtitles | جميعكم حملقتم بذلك الرجل كنتم تنظرون ليه للحصول على إجابة. |
| Bu adamla direk olarak yalnız görüşmeme izin ver. | Open Subtitles | دعني أصوّب الأمر وأمضي بعض الوقت منفرداً بذلك الرجل. |
| Bu adamı takıntı yapmış olman bence harika bir olay. | Open Subtitles | كان هذا جميلا جداً ان اجعلك تبدو مهوساً بذلك الرجل |
| O adamla tanışmak ve ona birkaç soru sormak isterdim. | Open Subtitles | أود ان التقي بذلك الرجل واسأله بعض الأسأله. |
| O adama güvenmemeliydin. | Open Subtitles | لم يكن عليك أن تثق بذلك الرجل لم أكن أعلم أنك تعرفه |
| O adama ne yapacaklarını biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديكِ فكرة ما الذي سيفعلونه بذلك الرجل ؟ |
| Ama artık biliyorum ki ne yaptıysan eskiden O adama yaptın. | Open Subtitles | وأعلم... بأنّه أيّاً كان ما فعلتِه... فقد فعلتِه بذلك الرجل |
| O adama güvenmemelisin. | Open Subtitles | يجب ألاّ تثق بذلك الرجل -أرجوكَ أصغِ إليّ |
| Onları toplarım, kız arkadaşını bulur ve O adamı yakalarız. | Open Subtitles | سنجتمع بهم ونعثر على فتاتك ونمسك بذلك الرجل. |
| Yürü seni küçük sansar. O adamı takip et. | Open Subtitles | إذهب، أيها المراوغ القصير إلحق بذلك الرجل |
| Dün rüyamda O adamı görmüştüm. Bu inanılmaz. | Open Subtitles | لقد حلمت بذلك الرجل البارحة، هذا مدهش |
| Dinleyin, tüm bilmeniz gereken evrenin sonunda dahi bu adama güveneceğimdir. | Open Subtitles | أنصتي، كل ما تحتاجون معرفته هو هذا سأثق بذلك الرجل إلى نهاية الكون |
| Scotty bu adama aşık olmuş mu? Oh, Tanrım. hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | هل سكوتي مغرم بذلك الرجل ؟ |
| Bu adamla tanışmadan önce aptalca bir gerçekliğe sahiptik. | Open Subtitles | كل ما كان لدينا هو الواقع الغبي قبل أن نلتقي بذلك الرجل |
| Mesele ne? Beni Bu adamla tanıştıran sendin. | Open Subtitles | أنت من عرفتني بذلك الرجل في المقام الأول |
| Bu adamı sevdim. | Open Subtitles | أعجبت بذلك الرجل و أنا أحببت بلدتك أيضا ً |
| - O adamla evlenmeyi kendi seçmiş. - Ondan çocukları olmasını kendi istemiş. | Open Subtitles | لقد اختارت الزواج بذلك الرجل لقد اختارت الإنجاب منه |
| bu adam bir çok şey olabilir ama kesinlikle karizmatik değil. | Open Subtitles | ثمة صفات كثيرة بذلك الرجل لكن اللطف ليس أحدها على الإطلاق |
| Hilary Swank o elemanı canlandırıyordu hani. | Open Subtitles | عندما (هلري سوانك) تلاعبت بذلك الرجل |
| Tanıştığım adamın durumunu merak ediyorum. | Open Subtitles | إنى إلتقيت بذلك الرجل وأتساءل إذا كان فى أمان |
| Çıldırıp kendini güvercin sanan şu Bronx'lu herifi duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعت بذلك الرجل في (برونكس) الذي خال نفسه حمامة؟ |