| Elle sarılmış Casanegra. Zevkli bir adamsın. | Open Subtitles | سيجارة مكسيكية ملفوفة اليد رجل بذوق لَبِق |
| Ama Zevkli bir adammış. Bu bende kalsın. | Open Subtitles | لكنه يتمتع بذوق جيد، أرى أني سأحتفظ بها |
| Bir sürü havalı kişiyle ve muhteşem kitap zevki olan güzel kızlarla tanışıyorsun. | Open Subtitles | تقابل كل هؤلاء الناس الرائعة مثل الفتيات الجميلات بذوق قاتل في الكتب. |
| George'un eski karısının kötü bi zevki vardı. | Open Subtitles | زوجة جورج السابقة تتمتع بذوق سيئ |
| Gerçekleri gör artık. Bir papaz kadar kazancı olan ve ince bir marki zevkine sahip gençsin sen. | Open Subtitles | واجه الأمر، أنت إبن أصغر بذوق ماركيز و دخل كاهن |
| Majestelerinin zevkine hayranım ancak danışmanlarınıza teessüf ederim. | Open Subtitles | أنا معجب بذوق جلالتكم ويأسفني رأي مستشارك |
| Bilirsin, Cenovalılar kusursuz sanat zevkleriyle tanınırlar. | Open Subtitles | أهل جنوفيا يعرفون بذوق لا يضاهى في الفن |
| Bilirsin, Cenovalılar kusursuz sanat zevkleriyle tanınırlar. | Open Subtitles | أهل جنوفيا يعرفون بذوق لا يضاهى في الفن |
| Açıklar'da Zevkli olduklarını sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن أهل (الساحل) يتمتعون بذوق رفيع |
| Linda Zevkli kadınmış. | Open Subtitles | تتمتع "ليندا" بذوق جيد. |
| Zevkli bir unutkan. | Open Subtitles | و نساوي بذوق. |
| Evet Juliet'i burada gördüm ve dedim ki kusursuz zevki ile güzel bir kadın var. | Open Subtitles | أجل، رأيت (جوليت) هنا، وقلت الآن هذه إمرأة جميلة تمتاز بذوق جميل |
| Vince, Kiki'ye evlenme teklif edecek! Bu komiserin mükemmel bir zevki var. | Open Subtitles | سيتقدم (فينس) لخطبة (كيكي)! يتمتع الرقيب بذوق رفيع جداً |
| Pahalı bir zevki varmış. | Open Subtitles | إنه يتمتع بذوق باهظ الثمن |
| Trout, Kuzeylilerin kadın zevkine sahip bir Güneyliydi. | Open Subtitles | تروت)، فتى من الجنوب) والذي يتمتع بذوق الرجل الشمالي في النّساء |