| Hadi Deniz ya, asma suratını. Burak kolay atlatacak, bak görürsün. | Open Subtitles | هيا يا دينيز، توقفي عن كونك كئيبة براق سيتخطى ذلك وسترين |
| Burak Bey benim adıma karar vermiş, gitmiş ailesini ikna etmiş. | Open Subtitles | وقام براق بالتحدث بأسمي وذهب يقنع والديه |
| Burak bak, sen de ailen gibi düşünüyorsan, oturup konuşalım. | Open Subtitles | براق ان كنت تفكر مثل والديك اذن علينا التحدث بشأن ذلك |
| #...anlamlı ve kararlı... #...aynı mavi derinliklerdeki gibi... #...aydın ve parlak, her yıldız... | Open Subtitles | بعزيمة و تصميم هناك في الأعماق الزرقاء مشرق و براق .. |
| Yoldan uzakta parlak kırmızı bir patlama gibiydi havai fişeğe benzemiyordu. | Open Subtitles | وبدا كأنه وميض أحمر براق كأنه انفجار حدث من مسافة بعيدة لم يكن يشبة الألعاب النارية، |
| Prag'a uçmam gerek. Mühim bir şey değil. | Open Subtitles | لدي مركبه لتأخذني إلى براق إنه ليس بالأمر المهم |
| Yüzünde sim mi var? | Open Subtitles | هل هذا براق على وجهك ؟ |
| Daha iki gün oldu Burak'cım. Ararlar daha. Bekle biraz. | Open Subtitles | لقد مرّ يومان فقط يا براق سوف يتصلون، فقط انتظر مرور بعض الوقت |
| Ve fakat Burak'la uzun süredir giden bir ilişkin var ve Burak seni hiç üzmedi, kırmadı, aldatmadı. | Open Subtitles | ولكنك مع براق لسنوات لم يزعجك أبداً، ولم يخنكِ ابدا |
| Burak Bey'le konuşulacak bu konu tabii ki. | Open Subtitles | بالتاكيد انه موضوع يجب مناقشته مع براق |
| Neyse. Biz Burak'la gayet mutluyuz. | Open Subtitles | على كل حال، الأمور جيدة مع براق |
| Teşekkür ederim. Güller için de sağ ol Burak. | Open Subtitles | شكراً وشكراً على باقة الورد يا براق |
| Burak'ın hiç işi olmaz. | Open Subtitles | -مستحيل، براق ليس من هذا النوع |
| Sana aşık değilim Burak. | Open Subtitles | أنا لا أحبك يا براق |
| - Ahh, iş dedi de Burak senin oyuncu olduğunu söylediğinde biraz çekinmiştik açıkçası. | Open Subtitles | - بالحديث عن العمل ... عندماقال(براق)بأنكممثلة... في الحقيقة انزعجت |
| - Bu benim mesleğim Burak, tamam mı? | Open Subtitles | -ولكن هذي مهنتي يا براق |
| Yoldan uzakta parlak kirmizi bir patlama gibiydi havai fisege benzemiyordu. | Open Subtitles | وبدا كأنه وميض أحمر براق كأنه انفجار حدث من مسافة بعيدة لم يكن يشبة الألعاب النارية، |
| parlak zırhlı şövalyeye ihtiyacım yok, arkamda olduğunu bilsem yeter. | Open Subtitles | لست بحاجة الى فارس بدرع براق فقط اريد ان اعرف انه يحمي ظهري |
| Kelebek kanadı kadar parlak renk tabakası | Open Subtitles | # معطف ملون و براق # # مثل جناحي فراشة # |
| O taksi Hetty'yi Prag'daki o adrese bıraktığından beri hiçbir şey. | Open Subtitles | لا شيء منذ سيارة الأجرة أوصلتها لعنوان في " براق " |
| Callen ve diğerlerinin Prag'a inişinden 6 saat sonrası. | Open Subtitles | بعد ست ساعات من اتصال " كالن " وهبوطهم في " براق " |
| Yüzünde sim mi var? | Open Subtitles | هل هذا براق على وجهك ؟ |