| Bay Brady ile ben, birbirimizi onun gizli mekanında bulduk | Open Subtitles | أنا والسيد " بريدي " وجدنا بعضنا في مخبئه الشخصي |
| Şu genç adam Holivud tarihinde herhangi bir yönetmene göre en beğenilen filmleri yapan, Alex Brady. | Open Subtitles | إنه الشاب الذي صنع ضربات كبرى " أكثر من مخرج هوليوود التاريخي " آليكس بريدي |
| postalarımı geçen hafta vermiş olsaydın bunlar başımıza hiç gelmeyecekti. | Open Subtitles | لو أنك أعطيتني بريدي الأسبوع الماضي لما حدث ذلك |
| Konfeti Kardeşlerden Prady' nin nerede duyuru yapacağını öğrendik. | Open Subtitles | أكتشفنا للتو من "كونفيتي بروذرز" أين سيعلن (بريدي) عن ترشحه |
| mektuplarımı yanlışlıkla komşuma vermişler. | Open Subtitles | أحد جيرانِي أصبحوا بريدي بالخطأ. |
| Endişelenme, Perdy. Onun peşindeler. | Open Subtitles | لا تقلقي بريدي لن يذهبوا إليها |
| Şey, söz konusu sadece kitap değil, Bay Brady, bu kitabın içindeki. | Open Subtitles | " ليس فقط الكتاب سيد " بريدي إنه ما بداخله |
| Stüdyo numarasının altında senin büronun telefonu yazılı, Bay Brady. | Open Subtitles | ومكتوب تحت الرقم " رقم مكتبك سيد " بريدي |
| Hayır, hayır, hayır, Bay Brady. Böyle devam edersek, etrafıma çemberler çizeceksiniz. | Open Subtitles | كلا سيدي " بريدي " لن تحاصرني لو استمريت هكذا |
| Ve geriye kalanlara gelince, Bay Brady, şey, parmak izlerine başvurmamız gerekecek. | Open Subtitles | " وبالنسبة للباقي سيد " بريدي ربما نذهب للبصمات |
| O çok genç, Bay Brady, değil mi? | Open Subtitles | إنه صغير جداً السيد " بريدي " أليس كذلك ؟ |
| postalarımı geçen hafta vermiş olsaydın bunlar başımıza hiç gelmeyecekti. | Open Subtitles | لو أنك أعطيتني بريدي الأسبوع الماضي لما حدث ذلك |
| Sonra postalarımı okuyor olursun, ve bana günde dört kez posta gelir. | Open Subtitles | وبإمكانك التحديق في مؤخرتي أثناء تفقدي للبريد وأنا أحصل على بريدي 4 مرات يومياً |
| Beni rahatsız eden bir tane var. E- postalarımı okumandan başka bir şey beni daha fazla rahatsız edemez. | Open Subtitles | ليس بقدر عدم ارتياحي لكونكِ تقرأين بريدي الإلكتروني |
| Hikâye bu olacak, Prady'nin duyurusu değil. | Open Subtitles | ستصبح هذه هي القصة, وليس إعلان ترشح (بريدي) |
| Frank Prady'i işe alır mıydınız, Sayın Vali? | Open Subtitles | هل تملك صورة عن فرانك بريدي) يا سيدي المحافظ؟ ) |
| Tabii Jen, mektuplarımı okuyabilirsin. | Open Subtitles | بالتأكيد، جين، يمكنك قراءة بريدي. |
| İşyerinde bilgisayarıma girip mektuplarımı okumuş. | Open Subtitles | دخل على حاسوبي في العمل وقرأ بريدي |
| Perdy, eğer Y-Ü-R-Ü-Y-Ü-Ş-E çıkacaksak bu ufaklıkları yatırsak iyi olur. | Open Subtitles | بريدي من الأفضل أن نأخذ هذه الجراء إلى السرير لو أننا ذاهبون إلى... |
| Hayır, henüz sesli mesajlarımı kontrol etmedim. | Open Subtitles | لا، أنا لم أفحص بريدي الصوتي بعد، أنا آسفة |
| postamı kontrol edeyim. | Open Subtitles | حسناً , سوف دعيني أتحقق من بريدي الاليكتروني |
| - Mektubumu atarsan. | Open Subtitles | ـ فقط في حالة إن أخذتي بريدي معكِ |
| Merhaba, ben Walter Smith. Ses postama erişmiş durumdasınız. Lütfen mesajınızı bırakın. | Open Subtitles | مرحبا ، أنا والتر سميث وهذا بريدي الصوتي الرجاء ترك رسالة |
| Cadde'de sokağın ortasında bir posta kutusu var. | Open Subtitles | الشارع لديه 40 صندوق بريدي في منتصف الحي |
| Görüşmüyorum. Önemsiz bir şeydir herhalde. mesaj bıraksınlar, tamam mı? | Open Subtitles | لم أفعل، من المحتمل لا شيء هل يمكنك إرساله إلى بريدي الصوتي؟ |
| Ama haziran ayında bir mektup aldım Demographic Sağlık Anketleri'nden, ve bana Kenya'dan iyi haberler getirdi. | TED | ولكن في شهر يونيو .. وصلني في بريدي من الاستقصاء الديموغرافي الصحي انباء جيدة من كينيا |
| Bayan Evangelista bugünden itibaren postalarım, üzerinde şifreli kilidin olduğu ve anahtarın olmadığı posta kutusuna gelecek. | Open Subtitles | سيدة إيفانجيليستا بداية من اليوم سيتم إرسال بريدي بدون أن يتم فتحه و بدون مفاتيح |
| O zaman sanırım bana bunun mail gelmesi iyi bir şey. | Open Subtitles | إذن أعتقد بأنّه أمرٌ جيد ، وصول هذه المستندات إلى بريدي |
| Ben yaniti Harvard e-posta adresimden gonderdim, cunku oraya daha yeni akademik uye olarak atanmistim. | TED | أرسلت له من بريدي على جامعة هارفارد، لأنه تم تعيني مؤخراً كزميل هناك. |