| Sen Princeton'daki derslerine konsantre ol, bunu yapanı biz buluruz. | Open Subtitles | انظر، انت ركز فقط على برينستون سنجد من فعل هذا |
| Her neyse, şu an Princeton'da son sınıftayım ve sömestr tatiline girdik. | Open Subtitles | على اي حال، أنا في جامعة برينستون وأنا في إجازة نصف السنة |
| Birinci sınıf konuşmamdan bir gece once, ki bu konuşma Princeton'da 20 kişinin önünde | TED | وفي الليلة التي تسبق حديثي للسنة الأولى وحديث السنة الأولى في برينستون هو لمدة 20 دقيقة |
| Biraz erken ama Polly Preston'ın özgeçmişine sahip birisi hastanende gözlem yapmak istediğinde ona zaman ayırmak lazım. | Open Subtitles | حسنا, هذا مبكر بعض الشيء, ولكن عندما يرغب شخص بسيرة (بولي برينستون) مشاهدة المستشفى، يجب أن توفر له الوقت. |
| Ben de Bayan Lechea'yi evine bırakır, ardından Bay Bernstein'ı bırakıp buraya dönerim diyordum. | Open Subtitles | ، )بمجرّد أن نعيد الآنسة (ليشيا . أنا و السيّد (برينستون) ربّما سنعود |
| Ona Princenton etkilendi mi diye sor. | Open Subtitles | اسأليها عما اذا كانت اصيبت مدينه (برينستون)؟ |
| Princeton'u yenmekten daha iyisi, Harvard'ı yenmekti. | Open Subtitles | والشيء الأفضل من هزيمة برينستون هو هزيمة هارفارد |
| Bu son sınıf tezi Princeton'da bir doktora tezi haline geldi, ve şimdi de bir kitap. | TED | هذا البحث أصبح أطروحة في جامعة برينستون والآن أصبح كتابًا. |
| RCA hayır deyince, Freeman'ın çalıştığı Princeton'da yapmaya karar verdiler, | TED | حين قالت آر سي إيه لا، حينها قرروا بنائه في برينستون حيث يعمل فريمن في المعهد |
| İşin doğrusu, bu Princeton için korkunç bir felaketti. | TED | كانت في الواقع كارثة رهيبة لمدينة برينستون. |
| Princeton'da yaşayan insanların, aşağı yukarı dörtte biri o kış açlık ve soğuktan hayatını kaybetti, ama bunu kimse hatırlamaz. | TED | وما يقارب ربع سكان مدينة برينستون ماتوا ذلك الشتاء من الجوع والبرد , لكن لا أحد يتذكر ذلك |
| Princeton mezunu Mercer Adasında evi ve 12 metrelik bir teknesi var. | Open Subtitles | متخرج من جامعة برينستون ولديه كذلك يخت,ومنزل في جزيرة ميرسر |
| Trailways'den sabah ikide Princeton'a otobüs kalkıyor. | Open Subtitles | هناك حافلة 2: 00 إلى برينستون من محطة تريلواىز. |
| Princeton'da seni tanıyor muydum, Tom? | Open Subtitles | هل سبق و أن تعرفت عليك في برينستون يا توم ؟ |
| İki hafta önce, Preston'ın hayatımın aşkı olduğunu sandım. | Open Subtitles | حسنا، منذ أسبوعين، كنت أظن (برينستون) هو حب حياتي. |
| Polly Preston diye birini hiç duymuş muydunuz? | Open Subtitles | هل سبق وسمعت يارفاق ب(بولي برينستون)؟ |
| Benimle bir şey iç, Preston. | Open Subtitles | تعال، تناول مشروبًا معي، (برينستون). |
| Önemli olan Bernstein'ın kimleri rüşvete bağlamış olduğu. | Open Subtitles | (المهّم هم كم يضع (برينستون . في جيب الفتى |
| - Soysuz yerlileri maaşa bağlamış. - Soktuğumun Bernstein'ı. | Open Subtitles | . ـ لقد إشترى الهنود الملاعين . (ـ الحقير (برينستون |
| Tatlım, birisi Princenton'da sorun var mı bilmek istiyor. | Open Subtitles | عزيزتى, احدهم يستفسرعما اذا كانت هناك مشكلات بـ(برينستون)؟ |
| Princenton'a gitmeliydim. | Open Subtitles | أنا يجب أن أذهب إلى "برينستون". |
| 28-10, Princeton Heights Panthers Shiloh Eagles'ı yendi. | Open Subtitles | النتيجة 28 مقابل 10 ، لفهود برينستون مقابل شيلوه النسور |