| Hem kamu çıkarlarını gözetip hem de samimi bir düğün düzenleyebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تحظي بزفاف حميم ومع ذلك تخدمين مصالح عامة عديدة. |
| Peri masalı gibi düğün isteyen kızlardan değilim ama olması gereken şeyler olabilirdi diye düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني لست كالفتاة المُدلَّـله، و التي ترغب بزفاف الحكايات الخيالية، لكنني ظننت بأنَّ هنالك أموراً أستطيع القيام بها |
| Halka açık bir nişan yaptığımıza göre, hoş ve sessiz bir düğün yapabilir miyiz? | Open Subtitles | حسنا، الآن بما أننا حظينا بمثل هذه الخطوبة العامة هل يمكننا أن نحظى بزفاف هادئ ولطيف، رجاءاً؟ |
| İtiraf etmeliyim ki ben küçük bir kızken peri masalı düğünü hayal ederdim. | Open Subtitles | عليّ أنّ أعترف ، عندما كنتُ صغيرة كنتُ أحلم بزفاف مثل القصص الخيالية |
| Brittany ve Frankie'nin düğününü kutlamak için bulunmak bir onurdur. | Open Subtitles | انه امن الشرف لي ان احتفل اليوم بزفاف برتني وفرانكي |
| Kızının düğününde yattığın tüm çocuklara bunu diyorsundur. | Open Subtitles | رَاهنتُ بأنّك تَقُولُ ذلك لكُلّ الأولاد نِمتَ بزفاف بنتِكَ. |
| Asla bir düğünüm olmayacak, bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لن أحظى بزفاف أنت تعلمين هذا |
| Oğlunuzun düğününün keyfini çıkarın. Hatırasından mahrum kalmayın. | Open Subtitles | فلتستمتع بزفاف ابنك ياسيّدي استمتع بتلك اللحظات |
| Charu'nun düğün kutlaması. | Open Subtitles | تخيليهم بالطرقات اثناء ما نحتفل بزفاف شارو |
| İnsanlara bir düğün için söz verdim ve sözümü tutacağım. | Open Subtitles | أجل، وعدت الناس بزفاف و ها هم سيحصلون عليه في الواقع، أنا آسفه |
| Arkadaşlarımız ve ailelerimizle çok şatafatlı bir düğün yaparız. | Open Subtitles | و نحظى بزفاف جميل مع جميع أصدقائنا وعائلتنا |
| Mike ve ben taklit düğün yaptığımızdan beri parmağımdaydı. | Open Subtitles | لقد كان في أصبعي منذ أن قمت أنا و مايك بزفاف زائف |
| Evet, Doug ve ben evden kaçtık, yeni bu sefer, aşırı bir düğün istiyorum... atla çekilen arabalar, havai fişekler, erguvan rengine boyanmış kaniş köpekler. | Open Subtitles | نعم انا و دوغ هربنا لذا هذه المرة أرغب بزفاف مبالغ به عربات بأحصنة مفرقعات نارية |
| Ve o çocuklara sonsuza dek hatırlayacakları bir düğün yapacağım. | Open Subtitles | و سأتأكد أن هؤلاء الأطفال سيحظوا بزفاف سيتذكروه دائمًا. |
| Ve inan bana, kendim giderdim ama kızımın Gladstone'da düğünü var kaytarma şansım yok. | Open Subtitles | و صدقني كنت لأذهب بنفسي و لكني مرتبط بزفاف إبنتي أنا لا أستطيع التغيب |
| İçimden bir ses büyük kilise düğünü hayali kuran bir kız olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | ...حدسي يخبرني أنك لست من الفتيات اللواتي حلمن بزفاف كنيسة ضخم |
| Hep bir kilise düğünü hayal ederdim. | Open Subtitles | لقد حلمت دوما بزفاف كنائسى |
| - ...rüyalarımın düğününü kazanacaktı. | Open Subtitles | من ستترك الرداء أولاً . -أفوز انا بزفاف أحلامي |
| Burada yarınki Jennifer ve Vince'in düğününü hep birlikte kutluyoruz. | Open Subtitles | لحضوركم هنا للإحتفال بزفاف (فينس) و(جينفر) بالغد |
| Yeğeninin düğününde iyi eğlenceler. | Open Subtitles | تمتع بزفاف إبن أخيك |
| Musevi düğünüm olacak ve Hitler'e benziyorum. | Open Subtitles | (سأحضى بزفاف يهودي وأنا ابدو كـ (هتلر |
| Bir saniye önce Sarah Vasquez yaşıyordu ve mükemmel düğününün hayalini kuruyordu ama sonra öldü. | Open Subtitles | خلال ثانية واحدة، كانت (سارة فاسكيز) على قيد الحياة، وتحلم بزفاف مثالي، وبعدها لم تعد كذلك. |
| Hele her Sey yolunda giderken. Annem büyük bir dügün isteyecektir. | Open Subtitles | ليس في هذه الأحوال تتمنى أمي أن تحظى ابنتها بزفاف كبير |
| Başka bir düğünün keyfini çıkarıyorum. | Open Subtitles | حقًا أحتفل بزفاف آخر |
| Ben hep büyük bir kilisede evlenmeyi hayal etmiştim... nedimelerim, bir pasta ve gazetede fotoğrafımla. | Open Subtitles | لطالما حلمت بزفاف كبير في الكنيسة.. مع وصيفات وكعكة وصورتي في الصحيفة. |
| Bay Benedict, bu ne güzel sürpriz böyle! Düğünümüz var. | Open Subtitles | بالتأكّيد سنحظى بزفاف به الكثير من الإثارة |