| Başta ziyaretçi yasaktı. | Open Subtitles | فى البداية لم يكن مسموحا بزيارتها |
| Şu an ziyaretçi kabul edemez yani. | Open Subtitles | لا يـُمكن السماح بزيارتها ! فكما ترين |
| Geçen sefer, onu görmeye gideceğini söylemiştin. | Open Subtitles | تحدثت في المرة الماضية عن تفكيرك بزيارتها. |
| Ve arada bir eczanede onu ziyarete gittiniz, değil mi? | Open Subtitles | و في بعض الأوقات قمت بزيارتها في الصيدلية ؟ |
| Ancak, tapınaktaki yazıtlar üzerindeki çalışmalarımıza dayanarak, ziyaret etmek istediğimiz gezegenlerin bir listesini hazırladık. | Open Subtitles | و مع ذلك، طبقاً للكتابات التي في المعبد لدينا قائمة مؤلفة بأسماء العوالم التي قد نرغب بزيارتها |
| Onu ziyaret edip, bizzat sorgulamak etmek ister misin? | Open Subtitles | تريد البدء بزيارتها وتقود المراقبة الشخصية؟ |
| Siz de dün 14:00 sularında ziyaret etmeye mi karar verdiniz? | Open Subtitles | وقررتَ أن تقوم بزيارتها في الأمس ، الساعة الـ 2؟ |
| Hastane Amanda Madsen'ın durumunun iyi olduğunu ve ziyaretçi alabileceğini söyledi. | Open Subtitles | - وفقا إلى المستشفى، فإن (أماندا مادسن) في حالة مستقرة ويمح بزيارتها. |
| - ziyaretçi yasak. | Open Subtitles | -لا يسمح لأي أحد بزيارتها |
| Onu görmeye gideceğini söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد انك قلت انك سوف تقومين بزيارتها |
| Onu görmeye gitmişsin herhâlde. | Open Subtitles | اعرف بأنك قمت بزيارتها |
| - Onu görmeye gidecek misin? | Open Subtitles | هل ستقوم بزيارتها ؟ |
| Sonra her gün kadın ölene kadar kocası hastaneye ziyarete gitmiş. | Open Subtitles | فيما بعد كل يوم يقوم زوجها بزيارتها في المستشفى إلى أن ماتت |
| Geçen gün onu sete ziyarete gittim... ve bunu tekrar yapmak için hazır olduğumu hissettim. | Open Subtitles | لقد قمت بزيارتها في مكان التصوير مؤخراً شعرت بأنني قادرة على القيام بذلك مجدداً |
| ziyarete geldiğinden haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعرف كنت تقوم بزيارتها. |
| Eğer ziyaret etmek olasıdır sadece mezarıdır Lütfen bir Kahire hapishane hücresinde kendi . | Open Subtitles | المقبرة الوحيده التي ستقوم بزيارتها هي في زنزانة سجن القاهرة. |
| Bir gemi alıp oraları ziyaret etmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد تجهيز سفينة لأقوم بزيارتها |
| Başkanın ziyaret etmek istemesi mümkün olan kuzey kıyısındaki bir kütüphaneye kontrol için gönderildiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه سيتوجه إلى الميناء الشمالي هذا الصباح... ليتفقد مكتبة ربما يرغب"بوتس" بزيارتها. *"بوتس: |
| Kızı dün gece ziyaret edip bir teklif yaptım, ama reddetti. | Open Subtitles | قمت بزيارتها الليلة الماضية مع عرض. لكنها رفضت |
| Alma öldükten sonra, onu orada ziyaret etmeye başladım. | Open Subtitles | (بعدَ أن ماتت (آلما بدأتُ بزيارتها هُناك |