| İki kemiğin arasında eklem sıvısı yani synovial sıvı adında yoğun bir sıvı vardır. Bu sıvıda hiyalüronik asit ve lubrisin gibi uzun nemlendirici moleküller bulunur. | TED | إن الفراغ بين عظمتين مليئة بسائل لزج سوائل زليلية تحتوي على جزيئات طويلة زيتية مثل حمض الهيالورونيك ولوبريسين |
| Makineler şişeleri kabarcıklı sıvı ile doldurdu ve devamında paketlendi,sevk edildi, satın alındı,açıldı,tüketildi ve kabaca atıldı. | TED | تعبّي المكائن العلب بسائل حلو فقاعي ثم تُغلف فتُشحن فتُباع فتُفتح فتُستهلك ويُتخلص منها بلا تكلَف |
| Sızıntıyı yamayın ve yapay serebrospinal sıvı verin. | Open Subtitles | أوقفوا التسريب وزوداه بسائل نخاعيّ صناعيّ |
| Şimdi aynı şişenin su benzeri bir sıvıyla dolu olduğunu düşünün. | TED | الآن تخيل، نفس العبوة مليئة بسائل كالماء. |
| Hiç görmedim ama bence sen bu bitkinin ortasını kesebilirsin ve ertesi sabah çok lezzetli bir sıvıyla dolmuş olur. | Open Subtitles | لم أره قط، لكني أظن أن يمكنك أن تقطعي قطعة بحجم القلب من هذا النبات وفي الصباح التالي ستمتلىء بسائل لذيذ |
| Ancak bu akşama kadar orada tutup sıvı sintilasyon sayımı yapacaklar. | Open Subtitles | لكنهم سيبقونها عندهم الليلة بحيث يمكنهم حقنها بسائل المضادة للتلألؤ |
| Vakum sayesinde örneği alabilir garajda yüksek proteinli sıvı içinde tedaviyi büyütebilir ve HKK'nın dağıtması için hastaneye geri getirebiliriz. | Open Subtitles | مع الشفط، يمكننا استرداد العينة، تنمو علاج في المرآب بسائل عالية من البروتين، و ومن ثم إعادته إلى المستشفى |
| Görünüşe göre, onu yakmış, üstüne bir sıvı dökerek söndürmüş ve ardından tekrar yakmış. | Open Subtitles | من الظاهر أنها أحرقته، ونقعته بسائل الإشعال، ثم أعادت حرقه. |
| bu sabah daha hafif sıvı içirmedin mi? | Open Subtitles | أما بللت هذا الدفتر بسائل القدح صبيحة اليوم؟ |
| Tek bir kaçış yolları var, ama... sıvı sakuraditten vazgeçemedikleri için... | Open Subtitles | ...يجب أن يكون هناك طريق واحد للهروب، لكن ...لكونهم يتمسكون بسائل عزيز الساكوردايت |
| Bekle. sıvı havalandırması denemeliyiz. | Open Subtitles | لحظه,سأحاول حقنها بسائل التهوية |
| Bizim için çok özel sıvı diyet geliştirdiler. | Open Subtitles | يزودونا بسائل حمية مميز جداَ من أجلنا |
| Aslında hayır, bir sıvı gibi hissediyorum dökülüyormuşum gibi. | Open Subtitles | فيالواقع،كلا،إني أشعر... أشبه بالسائل ... كما لو كنت أقطر بسائل ما |
| Zoey, Creak onu bodruma sürüklemeden önce mavi bir sıvı enjekte ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت (زوي) بأنّها حقنت بسائل أزرق . قبل أن يجرّها (جريك) إلى القبوّ |
| Havuçlu bir keki alıyoruz, bir blendera koyuyoruz, ve havuçlu kek suyu gibi birşey ortaya çıkıyor, ve sonra o su havuçlu kek dondurmasının bu boş kabuğunu yaratmak için sıvı nitrojende dondurulmuş bir balona gidiyor, ve sonucunda tabağınızda Jüpiter süzülüyormuş gibi gözüküyor. | TED | اخذنا فطيرة الجزر ووضعناها في خلاط .. فأصبح لدينا ما يمكن وصفه بعصير فطيرة الجزر و من ثم وباستخدام بالون مجمد بسائل النتروجين استطعنا ان نصنع كرة من آيس كريم فطيرة الجزر كما أعتقد انه يمكن وصفها وقد بدت كما تبدو هنا .. مثل كوكب المشتري و هو يدور في فلك داخل صحن التقديم |
| Bebekken, annelerimizin rahminde sıvıyla çevrelenmiş olarak dokuz ay geçiririz. | Open Subtitles | كأطفال, نقضي تسعة أشهر مُحاطين بسائل في رحم أمِّنا. |
| Yüzü yanıcı bir sıvıyla kaplanmış ve ateşe verilmiş. | Open Subtitles | بلل الوجه بسائل سريع الاشتعال، و اشتعل النار |
| Kalp sanki siyah, yapışkan bir sıvıyla kaplanmış gibi duruyor. | Open Subtitles | القلب يبدوا ممتلئا بسائل أسود لزج |
| Kafa yapmayan bir sıvıyla doluyor. | Open Subtitles | إنها تمتلئ بسائل شفاف غير كحولي |
| Haznenin içi beyaz bir sıvıyla doluydu, değil mi? | Open Subtitles | هل كان الصهريج مليئاً بسائل أبيض؟ |
| Ben de tam detayları istiyorum. sıvıyla dolu. | Open Subtitles | أريد المزيد من التفاصيل - إنها مليئة بسائل - |