| Bir beyefendi asla bir hanımefendinin itibarını tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | وهو جدا قلق بخصوص صحتها الرجل المحترم لن يخاطر بسمعة سيدة |
| Şirketin itibarını ve çalışan herkesin kariyerlerini tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد خاطرتُ بسمعة الشركة، وحياة المهنية لجميع مَن فيها |
| Onun iyi bir ünü var fakat sen daha iyisin. Ona çok dikkat et. | Open Subtitles | إنها تحظى بسمعة حسنة لكن الأفضل أن تتوخى الحذر معها. |
| Tüm şahane sanatçıları seçme konusunda inanılmaz bir şöhreti vardı. | Open Subtitles | كانت تتمتع بسمعة رائعة في كسبها كل أولئك الفنانون العظماء. |
| Olayları hızlı ve şüpheli bir şekilde çözmekle ün yapmış. | Open Subtitles | انه يحظى بسمعة للعب قليلا سريعة وفضفاضة الأشياء. |
| Doğrusunu yaptın, çünkü o büyük bir üne sahip biri. | Open Subtitles | كنت محقا في ذلك , لأنه طبيب يحظى بسمعة عظيمة |
| Babanın ününe yakışır bir şekilde yaşamak ya da onu utandırmak sadece yeteneklerinin israfı. | Open Subtitles | الإلتزام بسمعة أبّيكما أو محاولة الحفاظ عليها يعتبر هدر محزن للموهبة موهبتكم |
| Bree van de Kamp Hep mükemmel ününden hoşlanırdı | Open Subtitles | بري فان دي كامب امتازت دوما بسمعة ممتازة |
| Bazılarına göre üniformalıların itibarı son günlerde pek parlak değil. | Open Subtitles | سيقول البعض إن الشرطة لا تتمتع بسمعة طيبة هذه الأيام. |
| Okulun şöhretini biliyorum. | Open Subtitles | ماذا ؟ اسمعِ , أنا علي معرفة بسمعة المدرسة |
| Şirketin itibarını ve çalışan herkesin kariyerlerini tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد خاطرتُ بسمعة الشركة، وحياة المهنية لجميع مَن فيها |
| Şirketin itibarını ve çalışan herkesin kariyerlerini tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد خاطرتُ بسمعة الشركة، وحياة المهنية لجميع مَن فيها |
| Sana bir fırsat verdim çünkü buna ihtiyacım vardı ama bir tahliye davası için bu kliniğin itibarını sarsarsan, seni kovarım ve duruşma salonuna bir daha asla adım atamazsın. | Open Subtitles | لقد منحتُكَ الفرصة لأنني إحتجتُ ذلك، لكن لو خاطرت بسمعة هذا المكتب بسبب قضية منزلٍ واحدة، لسوف أطردك |
| Yeğenin itibarını hiç mi düşünmüyorsun? | Open Subtitles | ألا تهتم بسمعة إبنة أختك الكبيرة ؟ |
| Ama Knight Endüstrisi'nin şu an için iyi bir ünü yok. | Open Subtitles | و لكن صناعات نايت لا تتمتع بسمعة جيدة ، في الوقت الحالي |
| Matthew'i reddettiğinde lekesiz bir ünü olan Kontun kızıydın. | Open Subtitles | المقصود هو أنكِ عندما رفضتِ ماثيو كنتِ ابنة إيرل وتتمتعين بسمعة من ذهب |
| Karşılaştığı her dövüşçüyü hezimete uğratmak gibi bir ünü var. | Open Subtitles | هذا الرجل يتمتع بسمعة هزيمة كل أنواع المقاتلين الذين واجههم علي الأطلاق |
| Pitsfield'daki Bayan Halls Kızlar Akademisi'nin iyi bir şöhreti var. | Open Subtitles | ميدل هاوس اكاديمية البنات فى بينسفورد تتمتع بسمعة ممتازة |
| Artie, Glee kulübündeki ödevimiz kötü şöhreti olan bir şarkıyı alıp, iyileştirmekti ya? | Open Subtitles | بسمعتها الجيدة تلك , ليست جيدة على الإطلاق آرتي , أنت تعلم أن مهمتنا في نادي غلي هي إيجاد أغنية بسمعة سيئة و إعادة تأهيلها |
| Uyuşturucu kullanılan bir mekan olarak ün salmayı ortaklarımız hoş karşılamaz. | Open Subtitles | ولا يليق بنا الدخول في شراكة مع مكان، يتسم بسمعة تعاطي المخدرات. |
| Bunu görebilmek için korkutucu üne sahip eski bir hayvanı görmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت لأرى كيف كانت في حيوان قديم بسمعة مرعبة |
| Özellikle bu cinayet davası, bizim eğitim kurumlarımızın ününe bu kadar gölge düşürebilecekken. | Open Subtitles | خاصة جريمة يمكنها أن تخل بسمعة المستشفيات التعليمية المحترمة |
| Bay Onami'nin ününden haberim var. | Open Subtitles | أنا على معرفة كبيرة بسمعة السيد (أونامي) |
| — Phoebe, bir eşyanın geçmişini araştırmadığım için müzayede evinin itibarı sarsılabilir. | Open Subtitles | -فيبي، لا يمكنني المخاطرة بسمعة مؤسسة التثمين بشيء كهذا من دون فحص |
| İnternet sağ olsun, herkes buranın kötü şöhretini biliyor. | Open Subtitles | شكرا لشبكة الانترنت اللعينة كل شخص على هذا الكوكب يعرف بسمعة هذا المنزل |