| İnsanın geleceğiyle tutkulu bir şekilde ilgiliyim, özellikle de Ay'da, Mars'ta ya da Güneş Sistemimizde herhangi bir yerde. | TED | إنني مهتمةٌ بشغف في مستقبل البشر ، وفي القمر ، وفي كوكب المريخ خاصةً ، وأماكن أخرى أيضاً في النظام الشمسي. |
| Hani onu tutkulu bir şekilde tutacaktım ya. | Open Subtitles | أنه لم يراها منذ ست سنوات لقد ناقشنا بأن نفعلها بشغف |
| Son iki yıldır tutkuyla takip ettiğim olduğum mesele bu. | TED | هذه هي الإشكالية التي كنت أدرسها بشغف في العامين الماضيين. |
| Öylesine bir Tutku ve anlayışla ondan bahsediyordu ki, bu duyguyu Los Angeles Filarmoni’deki çalışma arkadaşlarımla da paylaşıyorum. | TED | وقد تحدث عنها بشغف .. ووعي وفهم كما أتحدث أنا مع زملائي في جمعية محبي الموسيقى في لوس أنجليس |
| Portreyi tamamlamak için adeta bir dalgaya kapılmış, büyük bir hevesle çalışıyordum. | Open Subtitles | مدفوع للأمام على موجة من المجد عملت بشغف لإكمال الصورة |
| Hep yurekten soyle, diyor. | Open Subtitles | يطلب دوماً أن أغني بشغف. |
| Ben, hikâyeler anlatan fotoğraflar yaratmanın saf tutkusuyla hareket ediyorum. | TED | مدفوعاَ بشغف نقي لابتكار صور تحكي قصصاَ. |
| Michael sabırsızlıkla öğlen yemeği siparişinin gelmesini bekliyordu. | Open Subtitles | مايكل كان ينتظر بشغف وصول وجبة الغذاء التي حجزها |
| Ben ve kız arkadaşım Vanessa kafayı bulduktan sonra ruhani yönden tutkulu, özgürce seks yapmaya bayılırdık. | Open Subtitles | انا وحبيبتي فانيسا لقد تعودنا ان ننتشي.. لنمارس الجنس بشغف بدون ضوابط |
| Beni kafayı bulup tutkulu, özgürce seks yapmaktan daha mutlu eden bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شي يسعدني اكثر من الانتشاء وممارست الجنس بشغف بدون ضوابط |
| Ama her gece tutkulu bir şeyler yaşaması da olası | Open Subtitles | ولديهم 10 أطفال ولازالوا يحبون بعضهم بشغف. |
| Çelloyu çok severim ve bundan fazla bahsetmiyorum ama bahsetmeliyim çünkü bu konuda kendimi çok tutkulu hissediyorum. | Open Subtitles | انا احب التشيللو كثيراً انا لا اتحدث عنها كثيراً لكن يتعين ان افعل ذلك لإنني اشعر انني بشغف شديد نحوها |
| Şimdi İtalya yasalarınca tutkulu bir şekilde kendimi öpmem gerekiyor. | Open Subtitles | حسنا , بالقانون الإيطالي. علي أن أقبل نفسي بشغف. |
| Evet, tutkulu bir sevgi , ama bunu kontrol altına almalıyım. | Open Subtitles | أجل، أقدرك بشغف لكن يجب أن أتحكم في مشاعري |
| İsrail'de dağ bisikletçiliği benim büyük tutkuyla ve bağlılıkla yaptığım birşey. | TED | ان قيادة الدراجات الهوائية في الجبال في اسرائيل هو أمرٌ اقوم به بشغف كبير وبإلتزام أكبر |
| tutkuyla bağlı olduğum kariyerimi kaybedebilirdim. | TED | فمن الممكن أن أفقد المهنة التي أحببتها بشغف. |
| Tutku duyduğun bir şey yazman gerekiyor. | Open Subtitles | تحتاجين إلى الكتابة عن شيء تشعرين بشغف حياله. |
| İnanıyorum ki insanlık tarihinin yayını merhamet ve eşitlik yönünde bükebiliriz ve şuna gerçekten inanıyorum, Tutku ile inanıyorum, bu şiddet insanlığın bir parçası olmak zorunda değil. | TED | اؤمن بأننا يمكن ان نغير تاريخ البشرية نحو التعاطف و المساواة و ايضا اؤمن و اؤمن بشغف بان هذا العنف لا يجب ان يكون جزأ من حالة الانسان |
| Bilgi vermekten memnuniyet duyarim ki Maldiveler - hevesle gelişimizi bekliyor. - Mmm. | Open Subtitles | يسرّني أن أبلغكِ أنّ جزر المالديف تنتظر بشغف وصولنا |
| Ona da "Hep yurekten oyna" diyorum. | Open Subtitles | وأنا أقول لها، "مثلي دوماً بشغف." |
| Hayır. Bir Tristan ve Isolde yoğunluğu ve tutkusuyla yanmıyor. | Open Subtitles | كلا ,أقصد أنه ليس مصحوبا بشغف و عاطفة لتريستان وإيزولد (فيلم رومنسي) |
| Michael sabırsızlıkla öğlen yemeği siparişinin gelmesini bekliyordu. | Open Subtitles | مايكل كان ينتظر بشغف وصول وجبة الغذاء التي حجزها |