Eğer geleceğe bakarsak, bu tarz seçimler giderek muhtemel hale geliyor. | TED | لو تطلعنا للأمام، لهذا النوع من التغييرات ستصبح أكثر إمكانية بشكل متزايد. |
Bu durum, en kötü sorunlardan birine sebep oluyor, dünyadaki tüm ülkelerde giderek daha fazla kadının alınıp cinsel köle olarak kullanılıyor olmaları. | TED | وهذا يقودنا إلى أسوأ مشكلة، هو أن النساء تُشترى وتوضع في العبودية الجنسية بشكل متزايد في كل أنحاء العالم. |
Bunu size soruyorum, çünkü giderek sürücüsüz bir dünyaya dönüşüyoruz. | TED | و أنا أسألكم هذا السؤال لأننا بالفعل في عالم بلا قائد و بشكل متزايد. |
Sanki durmadan akan bir nefret akıntısı vardı, etrafımızda köpürüyor ve gitgide taşıyor. | TED | وكأنه كان هناك تيار الكراهية الثابت وهو يدور في كل مكان حولنا ويفيض بشكل متزايد. |
Görüşüm gitgide aynalar ve illüzyonlarla dolu garip bir karnaval salonuna dönüştü. | TED | أصبح بصري غريبا بشكل متزايد قاعة كرنفال مسلية من المرايا والأوهام. |
gittikçe artan bir şey ise bu tür sistemlerin interneti kullanmaya başlıyor olması. | TED | مايحدث بشكل متزايد أن هذه الأنظمة بدأت باستخدام الإنترنت. |
Vazgeçemediğim ve giderek ilgimi çeken bir konu var bilirsiniz insanlar neden delice miktarlarda para harcarlar sadece şaraba değil ama bir çok şeye ve onlar benden daha iyi bir hayat mı yaşıyorlar? | TED | لقد أصبحت بشكل متزايد ، نوعا ما مهووسا بالسؤال انتم تعلمون ، لماذا ينفق الناس هذه المبالغ المهولة من المال ليس على النبيذ فقط وإنما على الكثير من الأشياء وهل يعيشون حياة افضل مني؟ |
Ancak bu özgürlüğün devam etmesinin giderek zorlaştığı kanıtlandı. | TED | مع ذلك، فقد برهنت هذه الحرية بشكل متزايد أن من الصعب الحفاظ عليها. |
Dünya, bu programların giderek anne ve... ...çocuk sağlığında bir köprü durumuna geldiğini görmektedir. | TED | العالم الآن نظر بشكل متزايد إلى تلك البرامج كجسر إلى الرعاية الصحية الشاملة للأم و الطفل. |
Sonuç olarak eşitsizlik hızla artmakta ve siyasi liderler, giderek kendi genç nüfuslarından uzaklaşıp kopuyor. | TED | وكنتيجة، عدم المساواة في تصاعدٍ هائل، وينعزلُ القادة السياسيون بشكل متزايد عن السكان الأصغر سنًا بكثير. |
Halkın, katilin yakalanması için aşırı hevesi polis için neredeyse büyük bir sorun olduğu giderek daha belirgin hale geldi. | Open Subtitles | واتضح بشكل متزايد انه بقدر ان القبض على القاتل مشكلة كبرى للشرطة فكان ايضا المنقذ من الجمهور |
Ailenin kargaşa yaşamasıyla birlikte, dizide giderek ipe sapa gelmez, anlamsız konular edilmeye başlandı. | Open Subtitles | باضطراب العائلة ، بدأت الحلقات تلجأ بشكل متزايد للمواضيع التحايلية والحبكات التافهة |
Daha küçük ölçeklere indikçe giderek bulutlu hale geliyor. | Open Subtitles | بينما ننظر في مقاييس أصغر تصبح الأشياء مبهمة بشكل متزايد |
İki, insanlar gitgide kendi patronları olmaya daha çok ilgi duyuyor. | TED | ثانيًا، الناس مهتمون بشكل متزايد في أن يكونوامديري أنفسهم. |
Bunun cevabı toplumda gitgide görünür hâle gelen bir bilişsel olgunun altında yatar; bu olgu, partizanlıktır. | TED | الجواب يكمن في ظاهرة استعرافية أصبحت واضحة بشكل متزايد في الحياة العامة: الحزبية. |
İnsanlar gitgide medyayı ''Ben buyum. Yetiştirilme tarzım bu. | TED | يستخدمُ الناس بشكل متزايد وسائل الإعلام لشرح، "هذا أنا. |
Yani nasıl oluyor da yaşam gitgide daha karmaşık yapıları; evrenin geri kalanı parçalanıp bozulurken oluşturmaya devam ediyor. | Open Subtitles | بعبارة أخرى، كيف يمكن ذلك يبدو ان الحياة تستمرّ في بناء أبنية معقّدة بشكل متزايد عندما يضمحل بقية الكون إلى قطع، متحللة ؟ |
Peki neden bu konu? Çünkü sosyal ilişkilerimiz gitgide internetle içiçe hale geliyor ve bu da sosyal ilişkilerimizi internet ilişkilerine çeviriyor, bunun anlamı da internet ilişkilerimizin artık beklenmedik bir biçimde teknolojiye bağlı olması, güven hissi vermesi, keşif hissi, şaşırtma ve öngörülemezlik hissi vermesi demek. | TED | لم الغرابة؟ لأن روابطنا الإجتماعية تتوسطها البيانات بشكل متزايد, والبيانات تحول روابطنا الإجتماعية إلى روابط رقمية, وهذا يعني أن روابطنا الرقمية تعتمد الآن على التقنية بشكل فائق لتجلب لهم الإحساس بالقوة, الإحساس بالإكتشاف, الإحساس بالمفاجأة و بالغير متوقع. |
Gezegenimiz bir şekilde Güneş tarafından kızartılmaktan veya dondurulmaktan kurtulsa bile geleceği gittikçe karanlık görünüyor. | Open Subtitles | إذا تمكن كوكبنا من تجنب التجمد أو الحرق بسبب الشمس فمستقبله لا يزال قاتما بشكل متزايد |
Öyleyse -- eğer gerçek bağ kurabilme kabiliyetimiz yoksa toplumumuz da gittikçe bu gerçek bağ kurabilme kabiliyetinden ve aşkın ve bizden üstün şeyleri deneyimleyebilmekten mahrum kalır. | TED | لذلك، إن لم يكن لدينا القدرة على التواصل الحقيقي، وتفتقر مجتمعاتنا بشكل متزايد من القدرة على التواصل الحقيقي ونواجه أمورًا متعالية فائقة الأهمية تتجاوز قدرتنا. |
Sizin aklınız özellikle sömürülebilir, eğer dizginlenmemiş bilgi akışına alışmışsanız, şimdi bunlar gittikçe artan bir şekilde sizin zevkinize göre seçilmektedir. | TED | وعقلك بالتحديد قابل للإستغلال إن كنت معتاداً على تدفق غير مقيد للمعلومات أصبح مختاراً بشكل متزايد ليتناسب مع ذوقك الخاص. |