"بطرده" - Translation from Arabic to Turkish

• kovdu
• kovdun
• kovmuş
• dışarı
• tekmeyi
• kovuyor
• kovmakla
• kovdurdum
• atmazsanız
• kovdurmaya
• okuldan atmam

Bir süre önce, akciğer kanseri olduğunu öğrendi... şimdi de karısı, adamı kendi evinden kovdu.
وأكتشف إنه مصاب بسرطان الرئة والآن زوجته قامت بطرده من منزله الخاص

- Bay Moray onu kovdu mu, efendim?
هل قام السيد موراي بطرده , سيدي ؟

Aman Tanrım! Onu kıskandığın için mi kovdun?
يا إلهي , قمتَ بطرده لأنك تغارّ

Babasının halı işine girip, onu kovmuş. - Judy...
لقد تدخل في عمل أبيه الخاص ثم قام بطرده من العمل

Kim yaparsa yapsın bu tür şeyleri, dışarı atarız.
كل من يخرق ذلك القانون نقوم بطرده خارجاً.

Oğlan patronunun kızına teklif eder, patron da oğlanın kıçına tekmeyi basar.
حسنا, ماذا عن هذا: الرجل يطلب من ابنة رئيسه الخروج معه فيقوم رئيسه بطرده

Sanırım bunun anlamı, Amerika hükümeti Raj'ı ülkeden kovuyor demek oluyor.
أظن أنه يقصد أن الحكومة الأمريكية سوف تقوم بطرده من البلاد

Ama yaptığım en berbat şey onu kovmakla tehdit edip 80 milyonu ödeyeceğimi söylemekti.
لكن أسوأ ما فعلت كان التهديد بطرده ودفع 80 مليون دولار له!

Ben de bir cinsel taciz davası açtım ve onu kovdurdum.
لذا رفعتُ عليه دعوى بالتحرش الجنسي وتسببتُ بطرده هل تحرّش بكِ

Onu atmazsanız istediğinzi yaparım.
إذا لم تقم بطرده سأفعل كل ما تريد

Ama söyler de adamı kovdurmaya çalışırsan, herkese aslında neler olduğunu anlatırız.
ولكن إن فعلت وتسببت بطرده سنخبر الجميع بما حدث فعلاً

Onu okuldan atmam gerekecek.
سأقوم بطرده

- Psikiyatrist dedi ki; tanıştığı en sağlıklı insanmışım. Sonra Marty onu kovdu.
الطبيب قال أني أكثر من قابلهم صحة ً لذا قام (مارتي) بطرده

Sadakat konusunda nutuk çektikten sonra Paul onu kovdu. Görünüşe göre Stephen, Duffy ile görüşüp Pullman'ın kampanyasına katılmayı düşünmüş.
(بول ) قام بطرده , شي متعلق بالولاء كأن ( ستيفين ) كان يلعب على الإتجاهين بحملة( بولمان)أيضاً..

Rodrigo gerçekten kovdu mu onu?
هل قام رودريغو بطرده للتو؟

Onu bir hiç uğruna kovdun.
لقد قمتِ بطرده بلا سبب.

Onu kovdun, değil mi?
لقد قمت بطرده , ألم تفعل ؟

Tanık yoktu, kurban da yoktu ama okul işi şansa bırakmamak için onu kovmuş.
لم يكن هناك أي شهودٍ، حتى الضحايا لم يقدموا أيّ شكوى، لكن المدرسة لم ترد المخاطرة بذلك، لذلك قاموا بطرده.

Louis ona üslubu konusunda karşılık verince de onu kovmuş.
و عندما دافع عن الأمر, قامت بطرده.

O da barmene şikayet etti, ama böyle yapılınca dışarı atılan da o oldu.
حتى شكا للنادل ولكن عندما فعل قام النادل بطرده

Kıçına tekmeyi basarsam istediğim takdirde başka birinden çocuk yaparım yine.
و إذا قمت بطرده خارجاً فيمكنني الحصول على المزيد مع شخص آخر إذا أردت

Sevdiğim birini bulunca da kovuyor musun? !
لكن عندما أجد من يعجبني تقوم بطرده ؟

Anabelle telefonda onu kovmakla tehdit etmiş.
-اتّصلت (آنابيل) بها البارحة، تُهدّد بطرده .

Bu arada sırf senin için onu kovdurdum. Her şeyi ona borçluyum.
بالمناسبة قمت بطرده فقط من أجلك

Eğer bunları önemsemez ve adamı kovdurmaya kalkarsan kariyerin heba olur.
لو احتقرت ذلك وحاولت التسبب بطرده فسوف يخنقك منصبك