| Yine de bana yemek borçlusun, akşam 8'de deniz ürünleri. | Open Subtitles | ما زلت مدين لي بعشاء في كراستيشن على الساعة الثامنة |
| Yarın onlarda yemek yiyelim. Sadece altımız. | Open Subtitles | لقد كنا نفكر بأن نتجمع غداً و نحضى بعشاء في منزل أمي و أبي ، فقط نحن الستة |
| Rezidansta baş başa yemek yiyecekler ama onları bilirsiniz. | Open Subtitles | من المفترض أن يحظوا بعشاء في البيت، لكن تعلم كم يكونون هم. |
| Düşünüyorum da bir ara onun evinde akşam yemeği için bir araya gelmemiz iyi olablir. | Open Subtitles | ولذلك كنت أفكر سوف يكون رائع أن نحظا بعشاء في منزله جميعاً |
| Daha önce Noel Arifesi yemeği yememiştim hiç. | Open Subtitles | لم أحظَ بعشاء في عشية عيد ميلاد قطّ. |
| Bir buket yabani çiçekle başlar, Pope'un barında en kaliteli şampanya eşliğinde yemek ile devam eder ve sonra-- | Open Subtitles | كنت سأبدأ بباقة أزهار برية مقطوفة حديثاً "متبوعةً بعشاء في مقهى "بوب وزجاجة من أفضل الشمبانيا |
| Bana yemek borcu var. Hayır. Morgan kazandı. | Open Subtitles | (و الآن هي مدينة لي بعشاء في مطعم (هيوستن |
| Bir buket yabani çiçekle başlar, Pope'un barında en kaliteli şampanya eşliğinde yemek ile devam eder ve sonra-- | Open Subtitles | كنت سأبدأ بباقة أزهار برية مقطوفة حديثاً{\pos(190,230)} "متبوعةً بعشاء في مقهى "بوب وزجاجة من أفضل الشمبانيا{\pos(190,230)} |
| Ardından da koro eşliğinde kilise yemeği. | Open Subtitles | ...متبوعة بعشاء في الكنيسة ! مع الجوقة... |
| Bir yemeğe çıkacağız... Beyaz Saray'da NASA akşam yemeği. | Open Subtitles | حسناً، سنحظى بعشاء في... |
| Bir yemeğe çıkacağız... Beyaz Saray'da NASA akşam yemeği. | Open Subtitles | حسناً، سنحظى بعشاء في... |