| mahkemede resimleri gösterdiklerini söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أنهم عرضوا تلك الأفلام بقاعة المحكمة |
| mahkemede beni çileden çıkaran şeyler yapmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | حدثت أمور اضطررت للقيام بها بقاعة المحكمة هذه جعلتني أجفل |
| Bu olaylar bu mahkemede olanları değiştiremez ama ancak etkileyebilir. | Open Subtitles | وهذه الأحداث لن تساعد إلا على التأثير بما يحدث بقاعة المحكمة |
| Mahkeme salonunda oturup, füzelerini orada ateşlemek hoşuna gidecektir. | Open Subtitles | سيكون مسرور للجلوس بقاعة المحكمة ويقوم بإطلاق كامل غضبه هناك |
| Çocuklarımızı desteklemek istiyorsanız bunu Mahkeme salonunda bulunarak yapın. | Open Subtitles | إذا أردتم أن تدعموا أبناءنا قوموا بذلك من خلال تواجدكم بقاعة المحكمة |
| Hukuk bilimi, delil ve keşif kuralları üzerine bütün kitapları okumuştum, ama mahkeme salonuna göz gezdirirken, farkettim ki henüz daha doğmamışım bile. | Open Subtitles | و قرأت كل الكتب عن المحاكم و عن قواعد الاسكتشاف و الاستدلال و لكن, عندما نظرت حولي بقاعة المحكمة |
| O zırvaların hepsini dinlersen mahkemeye taşımaya başlayacaksın. | Open Subtitles | إذا كنتِ تستمتعين لكلّ تلك الضجّة، فإنكِ ستجعلين ذلك يؤثرّ عليك بقاعة المحكمة. |
| mahkemede söyledikleriniz, söylenmesi gereken şeylerdi. | Open Subtitles | ما قلته بقاعة المحكمة كان من اللازم أن يقال |
| Herhâlde okuyucuların mahkemede işini yapan siyahilerin... | Open Subtitles | على قرّاءُك أن يعلمون بأن هؤلاء هم السودُ بقاعة المحكمة |
| mahkemede görüşürüz, emin olun işinizden olacaksınız. | Open Subtitles | سوف أراك بقاعة المحكمة . تأكد بأنه سوف يتم صرفك من الخدمة |
| Seni mahkemede hayal kırıklığına uğratmak kötü olacak. | Open Subtitles | أتعلمين ، سيكون أمرً مُخزياً، أنّ أخيّب أملكِ بقاعة المحكمة. |
| Herhâlde okuyucuların mahkemede işini yapan siyahilerin... | Open Subtitles | على قرّاءُك أن يعلمون بأن هؤلاء هم السودُ بقاعة المحكمة |
| Ancak bu mahkemede asıl davacı medeni dünyadır. | Open Subtitles | فالطرف الحقيقي الشاكي بقاعة المحكمة هذه... هي الحـضـارة |
| Yarın mahkemede ne yapacaksın? | Open Subtitles | ماذا ستفعل بقاعة المحكمة غدا؟ |
| Herr Rolfe, aylardır mahkemede yaptıklarınızı takdirle izliyorum. | Open Subtitles | سيد (رولف)، لقد أعجبتُ بعملك بقاعة المحكمة لعدة شور |
| "Jimmy, Mahkeme salonunda n'apıyorsun?" | TED | وقال: "جيمي ، مالذي تفعله بقاعة المحكمة هذه ؟" |
| Bir Mahkeme salonunda, sonucu jüri belirler. | Open Subtitles | بقاعة المحكمة, تقرر لجنة النتيجة |
| Eminim Mahkeme salonunda canlarına okursun, değil mi? | Open Subtitles | أراهن أنك متعِبُهم بقاعة المحكمة |
| Burada Mahkeme salonunda, Bryan tribünlere oynuyordu. | Open Subtitles | هنا بقاعة المحكمة, كان (برايان) يتلاعب بالحشد. |
| Ve mahkeme salonuna suçlu bir şekilde gitmek istiyorsan, güven bana, daha önce görmediğin şeyler görürsün. | Open Subtitles | وإذا تريدين المماطلة بقاعة المحكمة من وراء مقعد ثقي بي بانكِ سترين شيئاً لم تريه بعد |
| Ve muhtemelen bir suçlu olduğu için mahkemeye gelmiş. | Open Subtitles | إنه جذاب ومن المحتمل أنه بقاعة المحكمة لأنه مجرم |