| Hot Jazz çalıyordu. O yüzden geç saate kadar kaldım. | Open Subtitles | كانت ُهناك مُوسيقى جاز صاخبة، لذا بقيتُ حتى وقتٍ مُتأخّر. |
| Gemidekilerin kim olduğumu bilip bilmediğini öğrenmek için kaldım. | Open Subtitles | بقيتُ لأعرف إن كان من بالناقلة يعرفون من أكون |
| Eve de yol çok uzundu. O yüzden kaldım. | Open Subtitles | و القيادة لمسافة طويلة للمنزل لذا بقيتُ هنا |
| Müdür, burada kalırsam, sıkıntıdan öleceğim. | Open Subtitles | أيها الآمِر، لو بقيتُ هُنا سأموتُ مِنَ المَلَل |
| Olmaz Dayumae. Seni öldürürler. - Asıl kalırsam ölürüm. | Open Subtitles | لا يا دايماي, سوف يقتلوك أنا سأموت إذا بقيتُ هنا |
| Çünkü 28 yıldır bu eve sıkışıp kalmıştım. | Open Subtitles | لأنّي طوال السنوات الثمانية و العشرين الماضية، بقيتُ عالقاً في هذا المنزل، |
| Çünkü eğer onunla kalsaydım kendini öldürmeye kalkışmayacaktı. | Open Subtitles | لأني لو بقيتُ معها لم تكن لتحاول أن تنتحر |
| Orada kalıp yapmam gerektiği gibi tanıklık etseydim, bunların hiçbiri olmayacaktı. | Open Subtitles | لو بقيتُ وأدليتُ بشهادتي، ما كان سيحدث أيّ شيءٍ مِن هذا. |
| Ben evi soymasından pek hoşnut değildim, bu yüzden aşağı katta kaldım. | Open Subtitles | أنا لستُ سعيداً بتسليبه للمكان، لذا بقيتُ في الأسفل، |
| Onun için çalıştığımı biliyorlardı ama ona sadık kaldım, adını bu işlerden uzak tuttum. | Open Subtitles | كانت الشرطة تعلم انّي اعمل تحت أمرته، ولكنّني انكرت بقيتُ مواليًا له |
| Bir yere gitmedim. Evde kaldım, TV izledim. | Open Subtitles | لم أذهب إلى أيّ مكان، بقيتُ في المنزل وشاهدت التلفاز. |
| Yıllardır burada mahsur kaldım, onun yüzünden perişan oldum. | Open Subtitles | بقيتُ عالقاً هنا لسنوات بائساً ومعذّباً بسببه |
| Bir şey öğrenmek zorundaydım ve bu yüzden kaldım. | Open Subtitles | بقيتُ لأنّه كان عليّ معرفة أمر ما |
| Bir ay kalmayı düşünmüştüm ama üç yıl kaldım. | Open Subtitles | أردتُ الذهاب إلى هناك لمدة شهر واحد فقط، لكن... في النهاية بقيتُ هناك لثلاث سنوات. |
| Uzun bir süre onlara öfkeli kaldım. | Open Subtitles | حسناً، بقيتُ غاضباً منهم لوقتٍ طويل |
| Eğer seninle kalırsam çok zor bir hayatım olacak. | Open Subtitles | لأنهُ واضح جداً أنني سأعيش حياةٌ صعبة لو بقيتُ بجانبك |
| Eğer babamda kalırsam herkes mutlu olur diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أني إن بقيتُ في بيت أبي الجميع سيكون سعيداً |
| Burada kalırsam benimle ilgileneceklerini düşünüyorum. | Open Subtitles | ينبغي لي أن أعتقد أني لو بقيتُ هنا سيعتنون بي |
| 100 yıl boyunca bir lambaya tıkılıp kalmıştım insanoğlunun metruk hayallerinin köleliğini yapıyordum ve tüm bu süre boyunca tek bir dileğim vardı; | Open Subtitles | طيلة مائة عام بقيتُ أسيرَ قارورة عبداً للأمنيات المشوّهة للبشر و طيلة تلك الفترة... |
| İkimiz de biliyoruz ki eğer orada kalsaydım saatlerce sorgulanacaktım. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنّه لو بقيتُ بالمكان، فإنّه ستكون هناك ساعات من الإستجواب، ومِن ثمّ سترسلوني عائداً |
| Ama burada kalıp, yardım edersem en geç saat 22:45 civarında buradan çıkmış oluruz ki o saatte karım keyifli bir şekilde uyuyor olur. | Open Subtitles | لكن لو بقيتُ وساعدت، سنخرجُ من ها قرابة الحادية عشرة لحين تكون زوجتي |
| Dışarıda durdum çünkü herkes daha önceden birbirlerini tanıyor gibi. | Open Subtitles | أنا بقيتُ بعيدةً عن هذا الأمر فقط لأنه يبدو أنهم في الأساس يعرفون بعضهم البعض |
| Şekerden ve soğuk hindiden uzak duruyorum. | Open Subtitles | لقد بقيتُ بعيداً عن تناول السكريات. ـ أمتنعتُ تماماً ـ ياللروعة |
| Öyleyse o gülünç prosedürünüzü uygulayın. Ben burada kaldığım sürece rahatsız etmeye devam edeceğim. - Bay Baader | Open Subtitles | إستمر في إجراءاتك السخيفة فطالما بقيتُ هنا سأزعجك |