| Evet, ve benim bir şey olarak gördüğüm şeyleri o kavga olarak görüyor. | Open Subtitles | بلى , و اذا حدث أمر بينناوهو بنظري خلاف ستظن هي أنها مشاجرة |
| - Böyle birşeyi yapmam. - Evet yapacaksın bay Watson. | Open Subtitles | لن أفعل شيئا بلى سوف تفعل ذلك يا سيد واتسون |
| Evet, ben can. l tamam, Elders ile ilgisi ister misin? | Open Subtitles | بلى يمكنني ، لا أريد شيئاً مع الكبار ، حسناً ؟ |
| Evet ben de açım. Fakat annem burada yemek pişiriyor. | Open Subtitles | بلى أنا جائع و لكن أمي إنها تطبخ العشاء هنا |
| -Evet öyleyim. Hayır Kardeşleri'ne katıldım. Gizli tokalaşma yöntemimiz bile Var. | Open Subtitles | بلى راهبة ، انضممت لراهبات الصدقة حتى أنه لدينا مصافحة سرية |
| Evet, belki ama alingan vahsi kedi diye bir sey demedim. | Open Subtitles | .بلى,ربمافعلت هذا, لكن . أنا لا أقول تلك الألفاظ التي قلتها |
| - Evet, Var. Öyle değil mi, Samuel? Birbirimizden ayrılmamalıyız. | Open Subtitles | بلى هذا لا ينم عن التهذيب يجب ان نبقى سوية |
| Evet gittik, balkona çarşaflardan çadır yaptık ve senin oyuncak fırınınla şekerleme kızarttık. | Open Subtitles | بلى فعلنا, صنعنا خيمة من الأغطية في الشرفة وشوينا حلوى الخطمي في فُرْنك |
| Evet, bir Estonyalının sandalyesinde, Estonyalının evinde Abhazya toprakları üzerinde bulunuyorsun. | Open Subtitles | بلى, أنا على كرسي إستوني في منزلٍ إستوني على أرضٍ أبخازية |
| Evet, bu muhtemelen bana biraz hasar verirdi ama seçim bitti ahbap. | Open Subtitles | بلى كان هذا ليحدث بعضاً من الاضرار ولكن الانتخابات قد ولت يارجل |
| Evet Doğru, bebeğim. Sadece çalıştığı reklam firmasındaki adamlarla yatar. | Open Subtitles | بلى انه صحيح, عزيزي, هي تضاجع اشخاصً من شركتها فقط. |
| Evet kafamda gerçek bir taç görmeyi ben de isterim. | Open Subtitles | بلى ، انا بحاجة لرؤية تاج حقيقي على رأسي حرفياً |
| Bazılarınız bunun karanlık güçlerin işi olduğuna inanıyor. - Evet. | Open Subtitles | بعض منكم يعتقدون أن هذا من عمل قوى الظلام، بلى |
| Evet. Bensiz idare etmeye alışacaksın. | Open Subtitles | بلى , ستفعلين وستعتادين على التصرف بدونى |
| - Evet. O gerçekten mükemmel bir aşçı... - Onu sevdiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | بلى, انها طباخة ممتازة لقد اعتقدت انك معجب بها |
| Şey, Evet, Var, çirkin bir minibüs. Telefon kulübesinin yanında. | Open Subtitles | بلى , هناك سيارة تبدو وكأنها شاحنة بجانب كابينة الهاتف مباشرة |
| Evet. Serçe kartalı, tavşan aslanı ne kadar yıldırabilirse. | Open Subtitles | بلى كما يخاف الصقر من النسر والأسد من الأرنب |
| Evet, iyiyim. Doktor muayene etti, çok iyiyim. | Open Subtitles | بلى أنا بخير قام الطبيب بإخراجي، وأنا بخير |
| Hayır, Kont'u geri dönüp kimseyi incitemeyeceği kadar derin bir mezara gömmeyi beceremedim. | Open Subtitles | بلى , لكنّي فشلت بالاطاحة بالكونت فما كان ليعود ويأذي أحدًا آخر مُجددًا |
| - Tabii ki geçiririm. - Peki, bu geceye ne dersin? | Open Subtitles | ـ بلى ، أستطيع ـ حسناً ، ما رأيكِ بالليلة ؟ |
| - Hiç sherimiz kalmadı. Elbette kaldı. Geçen Noel aldığımız bir şişe duruyor ya. | Open Subtitles | بلى ، لدينا ، هذه الزجاجة التى اشتريناها فى الكريسماس الماضى |
| - Demişsin. 23 Ağustos'ta psikologuna Aynen böyle demişsin. | Open Subtitles | بلى قلت ذلك لطبيبك النفسي في تاريخ 23 أغسطس |
| Bal gibi de sokarım. Her arazide kullanılabiliyor bu. | Open Subtitles | بلى يمكنني ذلك إنها صالحة لكل الأرضيات أيتها الغبيه |
| Tabi ki tutuyor. Biraz eğlenmeni istediğimi söylemiştim. Hiç birşeyi kırmayacaksın. | Open Subtitles | بلى أنت كبير, أريدك ان تمرح قليلاً أنت لن تكسر شيئاً |
| - Olmaz Olur mu, Var Horatio hem de nasıl. | Open Subtitles | - بلى والقديس بطريق ان هناك لاساءة بل اساءة كبيرة |
| Oh, Evet, alıyorum. Sözlü bir anlaşmamız vardı. | Open Subtitles | بلى سوف اخذها لقد كان بيننا اتفاقيه شفهيه |