| Kaybolmuş ve başkalarının kontrolü altında olan insanlara yardım eden bir uzmanım. | Open Subtitles | أنا متخصص بمساعدة الناس التائهين والذين يتم التحكم بهم من قبل آخرون |
| Bencilce insanlara yardım ediyorsun, onları buraya getiriyorsun ve sonra gidip ölüyor musun? | Open Subtitles | ...بكل أنانية تقوم بمساعدة الناس وإحضارهم إلى هنا ومن ثم تتركهم لتذهب للموت؟ |
| Siz insanlara yardım ediyorsunuz. Benim de yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنت تقوم بمساعدة الناس وأنا أحتاج للمساعدة |
| Gururdan çok insanlara yardım ettiğimi bilmemin verdiği tatmin. | Open Subtitles | انه ليس فخر كثير بقدر ما أرتاح بمساعدة الناس. |
| Hayırsever beyaz insanların yardımıyla, kendi okullarını inşa ettiler. | TED | بمساعدة الناس البيض الخيِّرين، بنوا مدارسهم الخاصة. |
| Film çekmeye gitti ve aylar önce oradaki insanlara yardım etmeye başladı. Kum Fırtınası Moğolistan'dan geliyor. | Open Subtitles | لقد ذهب هناك لتصوير و بدء بمساعدة الناس لشهور مضت ان الغبار الاصفر يأتي من منغوليا |
| Doktor olmanın insanlara yardım etmekle alakalı olduğunu sanırdım. Öyle zaten, Lucy. | Open Subtitles | اعتقدت أن مهنتي كطبيبة تختص بمساعدة الناس |
| İnsanlara yardım etme arzunu anlıyorum ama bunu yapmanın etik bir yolunu bulana kadar... | Open Subtitles | أنا أتفهم رغبتِك بمساعدة الناس ولاكن حتى توجد طريقة لفعل ذلك أخلاقياً |
| Bana göre daha çok insanlara yardım etmekle ilgili. | Open Subtitles | بالنسبة لي أحب أن أقول انها تتعلق بمساعدة الناس فحسب |
| Dünya boyunca gezmek ve insanlara yardım etmeye çalışmak kaçmak değildir. | Open Subtitles | السفر حول العالم والقيام بمساعدة الناس لا يسمى هروباً |
| Ama senin insanlara yardım ettiğini düşünmen çok gülünç. | Open Subtitles | لكنك .. تعتقد أنك تقوم بمساعدة الناس.. إنه لشئ ظريف. |
| Tecrübelerime göre insanlara yardım etmek iyileştirmek istemeyen biri o işi yapmaz. | Open Subtitles | من واقع خبرتي، فإنه لا يمتهن أحد تلك الوظيفة إلا من يرغب بشدة بمساعدة الناس وعلاجهم |
| Evet. Ama belki bir gün sen de benim gibi insanlara yardım etmek istersin. | Open Subtitles | لا، ولكن ربما بيوم ما سترغب بمساعدة الناس مثلي |
| Yaşadıklarını insanlara yardım etmeni sağlayacak şekilde kullanman çok hoş. | Open Subtitles | طريقتك رائع بالاستفادة مما اصابك بمساعدة الناس |
| Ama bu şirketlerin amacı insanlara yardım etmek değil, para kazanmak. | Open Subtitles | إلّا أن هذه الشركة ليست مهتمة بمساعدة الناس. بل مهتمة بكسب الأموال. |
| Ha ha ha. Tamam, John, dikkatli ol. O, insanlara yardım ediyor. | Open Subtitles | حسناً , جون يهتم بمساعدة الناس |
| Lütfen şu andan itibaren benim yerime insanlara yardım edin. | Open Subtitles | ...رجاءً من الآن فصاعدًا فلتقوما بمساعدة الناس عوضًا عنّي |
| İnsanlara yardım edersin, vurmazsın. | Open Subtitles | إنّك تقوم بمساعدة الناس ليس إيذائهم. |
| Yardım ederim belki, ama sadece ve sadece insanlara yardım etmeyi sevdiğim için. | Open Subtitles | أوتعلم ، ربما سأفعل هذا - حسناً - ولكن ، فقط لأني حقا أستمع بمساعدة الناس |
| Üç ay sonra, bütün ülkeyi gezdikten sonra sırf oralıların yardımıyla 33 film çekmiştim. Hep şu soruyu sorduğum insanların yardımıyla: "Bugün burada kaydedilecek önemli ne var?" | TED | بعد ثلاثة أشهر بعد السفر في أرجاء البلد، سجلت 33 فيلما فقط بمساعدة الناس المحليين فقط بمساعدة الناس كنت أسأل نفس السؤال طوال الوقت ما الذي يستحق التسجيل هنا اليوم؟ |