| Ana Gezegen Komutanlığınızla işbirliği yaptık istendiği gibi onlara ittifak hakkında bilgi sağladık. | Open Subtitles | لقد كنا متعاونين مع قياده عالمكم نزودهم بمعلومات عن التحالف كما طلب منا |
| Evet. bilgi için büyük bir ödül varmış. Hazırlanmam için anca zaman var. | Open Subtitles | قال أن هناك مكافأة لكن من يدلي بمعلومات عنها بالكاد وجدت الوقت للتحضير |
| Köstebeği bulmak için şeflere yanlış bilgi verme planın işe yaradı. | Open Subtitles | إن فكرتك في كشف الواشي بتزويد قوادنا بمعلومات مزيفة، قد نجحت. |
| Gidişinden bu yana olan hareketleri hakkında değerli bilgiler verecek. | Open Subtitles | عودته مجددا ستزودنا بمعلومات قيمة عن تحركاته منذ آخر مره شوهد فيها |
| Senden kurtulmamasının tek sebebi seni kullanıyor olması. Seni sahte bilgiyle besliyor. | Open Subtitles | السبب الوحيد لعدم التخلص منك أنّه يستغلّك ، لتغذية شركائك بمعلومات كاذبة |
| Çünkü kimsenin alamayacağı bilgileri alabilirsin. | Open Subtitles | لانك قد تجلبين لي بمعلومات لا احد يقدر عليها |
| Bugün genel olarak reaktif, hasta bakan dünyada, akmayan silo bilgilerle yaşıyoruz. | TED | اليوم، نعيش بشكل كبير في عالم تفاعلي يعنى بالعناية المرضية، بمعلومات خفية لا تنتقل. |
| Tabii, tabii olur. su avukatin bilgilerini mesaj atar misin? | Open Subtitles | نعم , هل يمكنك فقط أن ترسلى لى بمعلومات المحامى؟ |
| Sizin sormanız gereken soru bir model sizin vereceğinizden daha fazla bilgi verip vermeyeceği midir. | TED | السؤال الذي يجب أن تسألوه هو هل يزودكم النموذج بمعلومات أكثر من التي تعرفونها بشكل آخر. |
| Şu anda sizi teknik bilgi felsefesi dersine sokmak istemiyorum fakat ben bunlara akıllı ve aptal şüphecilik diyorum. | TED | ولا أرغب أن أغمركم هنا بمعلومات نظرية معرفية تقنية، لكني أسميها الشكوك الذكية والسخيفة. |
| Bu kayıtları su geçirmez muhafazaya koyuyorum, bulunursa bizi izleyenlere bilgi sağlayabilir. | Open Subtitles | سأضع سجل الرحلة فى وعاء محكم لو وجد سيمد من يلحقوننا بمعلومات قيمة |
| Kendim kontrol etmeliyim. Beyaz Saray' a yanlış bilgi vermek istemiyorum. | Open Subtitles | يجب أن أفحص هذا بنفسى لا أريد امداد البيت الأبيض بمعلومات زائفه |
| Her an bir tutuklama yapmayı bekliyorlar ve bilgi için ödül var. | Open Subtitles | يتوقعون القيام باعتقالات في أي لحظة وهناك مكافأة لمن يدلي بمعلومات |
| Evet. Aynı faydalı bilgiler veren iki rehine getirdiğinizi de biliyor. | Open Subtitles | نعم و يعلم انك احضرت اسيرين و انهما ادلوا بمعلومات |
| Bunun bize hayati önemi olan bilgiler sağlayacağını düşünmesem, sana bunu sormayı düşünmezdim bile. | Open Subtitles | لن استطيع ان اطلب منكي فعل ذلك الا انى اعتقد انه من المتوقع. امدادك لنا بمعلومات جوهرية.. |
| Bu kadar bilgiyle bir insanı hapise yollamak yeterince kötü. But to tell-- | Open Subtitles | إحتجازك لرجل فى السجن بمعلومات غير كافيه أمر سىء |
| Her DNA dizisi bir genetik bilgiyle kodlanmış. | Open Subtitles | كل تسلسل زوج قاعدة لديها يُشفـّر بمعلومات وراثية |
| Tamam, elimizdeki bilgileri yeniden yorumlamamızı gerektiren 5 olay yeri var. | Open Subtitles | لدينا 5 مواقع جريمة بمعلومات جديدة لنراجعها |
| Tüm veriler coğrafi bilgilerle etiketlenebilir ve kolay bir görüş ve analiz için online-haritaların içine yerleştirilebilir. | TED | كل هذه البيانات ستكون مرفقة بمعلومات جغرافية ومجمعة في خرائط عبر الإنترنت ، بهدف تسهيل العرض و التحليل. |
| Üzgünüm. Onun adını veya bilgilerini sana veremem. | Open Subtitles | آسفة لا أستطيع أنْ أزودك باسمه أو بمعلومات عنه. |
| Ve bilgiyi başka bir bilgiye bağlanabileceğiniz, ve sonra da istediğiniz gibi geri çağırabileceğiniz bir platforma sahipti. | TED | وكان له منصة تستطيع أن تربط معلومات بمعلومات أخرى. ثم تستطيع أن تستدعي أي معلومة بضغطة زر. |
| Sovyet istihbaratı Staline Marshla planı hakkında yeni bilgi verdi. | Open Subtitles | أمدت المخابرات السوفيتية ستالين بمعلومات جديدة حول مشروع مارشال |
| Ryuk'un bilgisi ve benim hazırlığımla, ders çalışan öğrenci rolü oynarken aynı zamanda Ölüm Defteri'ni televizyonda yeni duyurulan suçlular üzerinde kullanıp hepsini öldüreceğim. | Open Subtitles | بمعلومات ريوك وتحضيراتي أستطيع أن أظهر كوني طالب ثانوية عادي الذي يستعد لدخول الامتحانات بينما أستخدم مذكرة الموت |
| Bu adam Çin'e, ABD savunma teknolojisiyle ilgili gizli istihbarat veriyormuş. | Open Subtitles | هذا الرجل كان يغذّي الصين بمعلومات سرية عن تقنيات الدفاع الأمريكية. |