| Bu yüzden MIT'de bir laboratuvar başlattım, ve adı Self-Assembly (Kendi kendine montaj) Lab. | TED | بدأنا بمختبر بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، يسمّى مختبر التجميع الذاتيّ. |
| Arkadaşım, benim de başka bir pozisyonda olduğum MIT'de Finans Mühendisliği Laboratuvarı'nın başkanı ve o sırada kanser hakkında konuşuyorduk. | TED | الذي يعتبر رئيس مختبر الهندسة المالية بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا, الذي لي فيه أيضا منصب, و كنا نتحدث عن السرطان. |
| MIT'de öğretim üyesi oldum ve kablosuz sinyaller üzerinde çalışmaya başladım. | TED | التحقت بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا وبدأت العمل على الإشارات اللاسلكية. |
| Bu nedenle MIT Media Lab'da bunu yapmanın bir dizi başka yolunu icat ettik. | TED | لذلك اخترعنا طرقًا أخرى لفعل ذلك في مختبر الوسائط بمعهد ماساتشوستس للتقنية. |
| Günlük mü? Bir MIT öğrencisi günlük mü tutuyor? | TED | مفكرة؟ طالب بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا يحتفظ بمفكرة؟ |
| MIT'nin medya laboratuvarındaki çalışmamı harekete geçiren de bu. | TED | هذا ما يحفز عملي كأستاذة في مختبر وسائل الإعلام بمعهد ماساتشوستس للتقنية. |
| Burası MIT, Stephen Steiner ve John Hart şimdi bana nasıl büyüdüğümü gösterecekler. | Open Subtitles | هنا بمعهد "ماساتشوستس" للتكنولوجيا "ستيفن شتاينر" و"جون هارت" سوف يعلموني كيف أزرع أوعيتي |
| Geçen beş sene içinde, MIT'de bir araştırma projesi olmaktan bir şirket olmaya geçtik, ekibim bu teknolojinin çalışması için gerçekten çok çalıştı, şu an piyasada kullanılması için diyebiliriz. | TED | خلال السنوات 5 الماضية، انتقلنا من مرحلة مشروع بحث بمعهد ماساتشوستس للتقنية إلى شركة، حيث عمل فريقي بجد لجعل هذه التقنية تعمل، كما يقال، في الطبيعة. |
| ve böylelikle duygular uzerine olan teorimi anlayabilirsiniz. Ve bunlar 3 bileşenden olusuyor. Hiroshi Ishii ve MIT Media Laboratuvarındaki gurubu | TED | ولذا سترون لدي نظرية الانفعال وتلك هي العناصر الثلاثة هيروشي إيشي وفريقه في مختبر وسائل الإعلام بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا |
| DARPA, MIT ve CIA'deki çalışmalarınızı okudum. | Open Subtitles | قَرأتُ عملَكَ DARPA بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، وكالة المخابرات المركزية |
| Bir MIT öğrencisi laboratuvarda veya ev ödevleri için yoğun şekilde çalışırken sadece duygusal stres yoktur, ayrıca bilişsel yük de bulunur ve bilişsel yük, bilişsel efor, zihinsel bağlılık, bir şeyler öğrenmeye dair duyulan heyecan -- bunlar da sinyali yükselten şeylerdir. | TED | عندما يعمل طالب بمعهد ماساتشوستس بجدية في المختبر أو على واجباته، لا يقتصر الأمر على الجهد العاطفي فقط، ولكن يكون هناك حمل إدراكي، واتضح أن الحمل الإدراكي، والمجهود الإدراكي، والمشاركة الذهنية، والإثارة بشأن تعلم شيء ما، هذه الأشياء أيضًا تزيد قوة الإشارة. |
| Ben, MIT Media Laboratuvarı Geleceğin Operası grup bölümünde bir araştırmacıyım. Benim araştırmam insanların kendi sesleri ve başkalarının sesleri ile ilişkisi üzerine odaklı. | TED | أنا باحثة في مخبر الإعلام بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، عضو في مجموعة "أوبرا المستقبل"، يركّز بحثي على العلاقة التي تربط الأشخاص بأصواتهم وبأصوات غيرهم. |
| MIT Media Lab'da bir ortaklığım var, BMe diye inanılmaz bir şirket için çalışıyorum, Michigan Üniversitesi'nde öğretmenlik yapıyorum, ama çok mücadele ettim çünkü daha çok erkek ve kadının bu kadar olanağa sahip olamayacağını fark ettim. | TED | لدي زمالة في مختبر الوسائط بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا، أنا أعمل في شركة مذهلة تسمى BMe، أقوم بالتدريس في جامعة ميشيغان، ولكنه كان صراعا لأنني أدرك أن هناك المزيد من الرجال والنساء عائدين إلى منازلهم ولم تكن لتتاح لهم تلك الفرص. |