| Siz ikiniz artık saçmalamayı bırakın da nerede olduğunu söyleyin. | Open Subtitles | ينبغي على كلاكما التوقف عن الهراء و إخباري بمكانها الآن |
| nerede olduğunu söyleyemem ama hızlıca bulmazsanız her şey biter. | Open Subtitles | بإمكاني إخباركم بمكانها ولكن إن لم تجدوها سريعاً، فسينتهي الأمر |
| nerede olduğunu söylemezsen, ne olacağını biliyorsun. | Open Subtitles | لو لم تخبرنى بمكانها, فانت تعرف ما سوف يحدث, اين هى ؟ |
| Birkaç kişi hariç kimse sikkelerin yerini bilmiyordu. O insanlar, senin atalarındı. | Open Subtitles | ولم يعرف أحد بمكانها سوى فئة قليلة من الناس، وأولئك هم أسلافك |
| - yerini söylememen hoşuma gitmiyor. - yerini bildiğimi kim söylemiş? | Open Subtitles | ولا احب الا تخبرنى بمكانها ومن اخبرك انها معى ؟ |
| Tekrar yerine dikilmeye hazır bir el ve ben bunun olması için gücümün yettiği kadar her şeyi yapacağım! | Open Subtitles | يد جاهزة لإعادة خياطتها بمكانها وسأفعل ما بوسعي لتحقيق هذا |
| Kartlar olması gereken yerde mi diye bakıyorum. | Open Subtitles | أتأكد من أن بطاقات الأماكن بمكانها الصحيح |
| Pek çok vakada mağdur, tüm umudunu kaybetmiş ve olay yerinde vefat etmiş. | TED | في كثير من الحالات، بعد فقدان الأمل تماماً، تسقط الضحية ميتة بمكانها. |
| Hadi ya? Peki, nerede olduğunu söyleyene kadar suratın üzerinde bir penseyle birkaç saat çalışmama ne dersin? | Open Subtitles | أو أقوم بالعمل على وجهك بزوج من الكماشات لعدة ساعات ، حتى تخبرينا بمكانها |
| Lana sana nerede olduğunu söyleyebilecek midir sence? | Open Subtitles | أتعتقد بأن لانا ستكون قادرة على إخبارك بمكانها |
| Bü yüzden, muhtemel en sert terimlerle nerede olduğunu söylemenizde ısrar ediyorum. | Open Subtitles | لذا أنا أستحلفك بكل ما هو غال أن تخبرينى بمكانها |
| nerede olduğunu bilen varsa lütfen bebeğimi eve getirmeme yardım etsin. | Open Subtitles | إذا كان احدكم يعلم بمكانها ارجوكم ساعدوني |
| Bana nerede olduğunu söylerseniz size 5.000 Dolarlık bir çek yazmaya hazırım. | Open Subtitles | سأحرر لكِ شيك بـ5000 دولار إذا أطلعتني بمكانها |
| Görüyorsun, eli boş dönemem. Şimdi bana nerede olduğunu söyle. | Open Subtitles | كما ترى , لا يمكنني العودة خاوي اليدين الآن أخبرني بمكانها |
| Evet. Peki neden bizi arayıp nerede olduğunu söylemiyor? | Open Subtitles | أجل، لماذا لم تتصل بنا لتخبرنا بمكانها إذاً؟ |
| Ve yerini de söylemiyor, 50$'lık oyuncak bir uçak. | Open Subtitles | ولا يريد ان يخبرنا بمكانها,الطائرة اللعبة قيمتها 50 دولارا |
| Sekizgen bir şekil, avucumun içi kadar. Bana yerini söyle! | Open Subtitles | شكلها ثماني بحجم راحة يدي أخبرني بمكانها |
| Canını yaktırtma bana ve yerini söyle. | Open Subtitles | لذا لما لاتوفر على نفسك الكثير من العذاب وتخبرني بمكانها |
| Eğer isteseydim, onları sana yerini söylemeden önce alırdım. | Open Subtitles | إن أردتها كنت سآخذها قبل أن أخبرك بمكانها |
| Fakat koparılan her kafanın yerine anında iki tane kafa çıkmaktadır. | Open Subtitles | ولكن كلما أقتلع أحد الرؤوس ينمو اثنان بمكانها |
| İlk yardım beklediğinde bunu ilk baktığın yerde bulman gerekir. | Open Subtitles | عندما يحتاج المرء إلى عدّة الإسعافات الأولية، يتوقع أن يجدها بمكانها المعتاد |
| İşe yarıyor. Nesneleri yerinde tutan enerji alanını bozdu. | Open Subtitles | لقد عطلت مجال الطاقة الذي يحافظ على الأشياء بمكانها |
| - Sen izin vermedikçe, Zack onların nerde olduğunu bana söylemiyor. | Open Subtitles | زاك لن يخبرني بمكانها مالم تعطيه أنتِ الأذن |
| Onun nerede olduğunu bilmemeli. | Open Subtitles | أثناء مكوثها هنا. لا ينبغي عليه أن يعرف بمكانها. |