| Bu intihar konusunda belki polisi aydınlatabiliriz diye. | Open Subtitles | لنرى إن كان بإمكاننا كشف أمر ما يساعد الشرطة بموضوع الانتحار |
| Benim gibi bir iş yapan bir adamın ilişkiler konusunda kötümser olması çok kolay. | Open Subtitles | من السهل علي رجل بمجال عملي أن يجد العيوب بموضوع العلاقات |
| Hiç uyumuyor ve ben daha şu göbek deliği olayını anlamış değilim. | Open Subtitles | هو لا ينام ، كما أنني لم أدقق بموضوع أنه لا يوجد له سرة بعد |
| Yeterince kadınla yattım, şu becerme işini yaptım. | Open Subtitles | لقدعاشرتنساءكثيرات، وقمت بموضوع أصدقاء الجنس هذا |
| Hayır, Leon casus olayı konusunda biraz şüpheci ve salağın biri "Yalancı Meyer"ı yeniden diriltiyor. | Open Subtitles | لا، ليون شكّاك إلى حدٍّ ما حول كل ما يتعلق بموضوع الجاسوس والبعض يتكلم بإشاعات بأن ماير كاذبة |
| İşte Romalı konuşmacılar konuşmalarını bu şekilde ezberliyorlardı. Kelimesi kelimesine değil - çünkü bu sizi sadece batırır- onun yerine konu bazında. | TED | هذه هي الطريقة التي قام بها خطباء الرومان بتذكر خطبهم ليس كلمة بكلمة وهي الطريقة التي ستدمرك ولكن موضوع بموضوع |
| Ve bu noktada her 10 sınıftan dokuzu bu diklik, eğim vs konusunu artık anlamaya hazırdır. | TED | وإننا في هذه النقطة، سأعلنها لكم أن 9 من 10 فصول ماهرين للحديث عن ما يتعلق بموضوع الانحدار والميل |
| Hitchcock, duyguları manipüle etme konusunda takıntılıydı. | Open Subtitles | هيتشكوك كان مهوساً بموضوع التلاعب بالعواطف |
| Bir yıldır müracaat bile edemiyorum ve üniversiteye gitme konusunda şimdiden heyecanlandım. | Open Subtitles | أعتقدتُ بأنّك ستكون سعيداً. لا أستطيع حتى التقديم لمدة سنة، وانا فكّرت سابقاً بموضوع الذهاب إلى الجامعة. |
| Demek istediğim, parmaklarımıza bıçaklar bağlayalım ve bütün bu cinayet konusunda daha ciddi takılalım. | Open Subtitles | أعني من الممكن أن نفعل أيّ شئ مثل أن نربط سكاكين بأصابعنا ونصبح أكثر جديّة فيما يتعلق بموضوع القتل هذا |
| Baban konusunda ne denli götlük yaptığımı düşününce böyle bir şeyi teklif etmen büyük incelik. | Open Subtitles | هذا لطفٌ منك حقاً بعدما كنتُ حمقاء معك فيما يتعلق بموضوع والدك |
| Başkan yardımcısı daha çok rehine durumu konusunda endişeli. | Open Subtitles | قلق نائبة الرئيس الأكثر يتعلق بموضوع الرهائن. |
| İlk randevumuzu düşünürken dedim ki hani Alvy ve Annie ilk randevuda ilk öpücük olayını konuşurlarken bunu aniden aradan çıkarıvermişlerdi. | Open Subtitles | كنت أفكر بموضوع أول موعد تعرف، آلفي و آني يتكلمان عن أول قبلة خلال الموعد |
| - Ne için? Hız tümseği olayını hallettiğin için. Nihayet. | Open Subtitles | لقد إهتمّيت بموضوع المطبّ، وأخيراً أحسنتَ صنعاً. |
| Bana tüm gayrimenkul işini sorgulamam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنه علي التشكيك بموضوع الملكية، يا رجل. |
| - Öyle. Bu kuru temizleme işini düşündüm de... | Open Subtitles | إنه كذلك. حسناً كنت أفكر بموضوع المصبغة. |
| Şu zaman kapsülü olayı patlak verdiğinde, oradaki hali gerçekten bunalımlıydı. | Open Subtitles | أنت تعرف ما حدث بموضوع "حاوية الزمن" و كيف أنها فُتحت ؟ تسجيلاته كانت قاتمة للغاية |
| Seninle özel bir konu hakkında konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | -أجل امم , هل تعلمين ماذا ؟ بالحديث عن ذلك هل يمكنني التحدث معك بموضوع شخصي قليلا ؟ |
| Seksin konusunu kuşatan korkuları biliyoruz. | Open Subtitles | إنّنا ندرك الخوف الذي يحيط بموضوع الجنس. |
| Babanın bugüne kadar yarattığı dürüst karakterin çökmesiyle şu kolonoskopi olayında sana yalan söylemiş olma durumundan kurtuldum değil mi? | Open Subtitles | مع كل ماحدث مع أبوكِ انا تخلصت من مأزقي بموضوع كذبي عليكِ عن عملية القولون.صحيح؟ |
| Üç kartlı Monte'nin kapkek temalı versiyonunu yapacağım. | Open Subtitles | هذه نسخة عن لعبة البطاقات الـ3 لكن بموضوع كعكات الأكواب. |
| Lezbiyen olayıyla bizi biraz hazırlıksız yakaladın. | Open Subtitles | لقد فاجئتنا قليلاً بموضوع الشذوذ هذا |
| Şimdi, bugünün konusuyla alakalı, bir noktaya dikkat çekeceğim - sizin zaten bildiğiniz,-- bazı zamanlar hayatınızda bir yerde ufak bir avantaj başka bir yerde muazzam sonuçlar gösterebilir. | TED | والآن، مع الأخذ بموضوع اليوم، اود ان انبه إلى -- وهو شي تعلمونه مسبقًا -- أنه احيانًا ميزة صغيرة في مكان ما في الحياة قد تعود عليك بنتائج كبيرة في مكان آخر. |