| Sadece çoğu ebeveynin yaptığı şeyleri yapıyorlardı. kızlarını, erkek çocuklarından daha fazla tembihliyorlardı. | TED | لكنهم كانوا يتعاملون مثل معظم الآباء، ألا وهو تنبيه بناتهم أكثر من أبنائهم. |
| Benim teknoloji platformum Pakistan'da ailelerin kızlarını katletmesine sebep oluyorsa bu benim sorunum değil. | TED | ليست قضيتي إذا تسببت قاعدة التقنية خاصتي في جعل الأسر في باكستان يقتلون بناتهم. |
| Ve babalar sadece alışkanlık olarak küçük kızlarının başında pervane gibi dönmezler, ama şunu diyebilirim ki, iki kız babası olarak, bunun da bir etkisi var. | TED | وأن الأباء عادة كالخواتم في أصابع بناتهم الصغيرات، بالرغم من أنني كأب لابنتين، أقول أن ذلك الجانب يلعب دورا مهما. |
| Bu öyle kötü gitti ki bazı aileler kızlarının klitorisi çok büyük bulunduğunda onu kestirdiler. | TED | وما زاد الموضوع سوءاً هو أن بعض الآباء قد يستأصلون هذه المنطقة في بناتهم إذا وُجد أنّها كبيرة جداً. |
| Babalar ve kızları, bir çoğunun bir süredir tecrübe bile etmediği fiziksel bağlantı kurma fırsatı buldular. | TED | حتى أن الآباء و بناتهم حصلوا على فرصة للقرب المكاني من بناتهم، و هذا شئ لم يحصل عليه الكثير منهم منذ فترة طويلة. |
| Şimdi de üçüncü kızları oldu, kızlarının hepsi okula gidiyor, çünkü Saima gerçekte neyin önemli olduğunu biliyor. | TED | والآن لديهم طفلة ثالثة، والآن جميع بناتهم يحصلن على التعليم لأن صائمة تعرف تماما ما هو المهم. |
| kızlarına araba kullanmayı genelde babaları öğretir. | Open Subtitles | معظم الأباء يعلمون بناتهم كيفية القيادة. |
| Babalarla Kızlar arasındaki bağı güçlendirmek için düzenlenen Hıristiyanlara özgü bir organizasyon işte. | Open Subtitles | حسناً، إنه حدث ديني يهدف إلى تقوية الرابط بين الآباء و بناتهم |
| Onlara dolar öde, kızlarıyla yat ve Harikalar Diyarı'nda ol Richard. | Open Subtitles | أدفع لهم بالدولارات و ضاجع بناتهم و حولها إلى أرض العجائب يا ريتشارد |
| Bu sistemdeki insanlar kızlarını gerçekten çok seviyorlar mı? | TED | ونستنتج ان كان الاباء سوف يحبون بناتهم بصورة اكثر في هذه المعتقدات |
| # Ama yüzmekten yorulmuş kızlarını # azarlamıyorlardır. | Open Subtitles | أراهنك أنهم لا يؤنِّبون بناتهم. فتيات لامعات متعباتٍ من السباحة. |
| Bütün adamlar kızlarını getirmişti ki işlerini yaparken masum ve sevimli görünsünler. | Open Subtitles | كل الرجال يخضرون بناتهم حتى يبدو عملهم بريء و رقيق |
| kızlarını bizden korumak için kilit altında tutan temiz insanlar. | Open Subtitles | اليهود الذين يرمون بناتهم بعيداً عن أيدينا القذرة. |
| Onları arayıp, kızlarının özgürlük fonuna yatırım yapmak isteyip istemediklerini soracağım. | Open Subtitles | سأقوم بالاتصال بهم لاأري ما أذا كانوا مهتمين بالمساعدة فى تحرير بناتهم |
| Babalar, kızlarının kendi başlarına hayat sürebilecek duruma gelmelerini kabullenemez. | Open Subtitles | الاباء لا يحبون ان يعترفوا بأن بناتهم اصبحوا قادرين على صنع حياتهم الخاصة |
| Annelere ölü oğullarının kellelerini taşıttılar, babaları kendi kızlarının ırzına geçmeye zorladılar. | Open Subtitles | أجبروا الأمهات على حمل رؤوس أبنائهن وأرغموا الآباء على اغتصاب بناتهم |
| kızları kendi hayatlarını devam ettirecek yaşa gelseler de babalar bunu kabul etmek istemezler. | Open Subtitles | الآباء لا يحبون أن يعترفوا بأن بناتهم أصبحن قادرات على صنع حياتهن الخاصة |
| Anneler kızları takıma girsin diye cinayet bile işler. | Open Subtitles | الأمهاتُ يتقاتلن لأَنْ تصبح بناتهم ضمن الفِرَقِة |
| Çoğu babanın küçük kızları ile ilgili büyük hayalleri olur. | Open Subtitles | معظم الآباء لديهم احلام كبيرة من أجل بناتهم الصغار |
| Bu Ramgarh'lılar kızlarına ne yediriyor böyle? | Open Subtitles | ماذا يطعم الرجال في هذه القرية بناتهم. |
| Kızlar, babaların yanında birer kraliçe gibidirler. | Open Subtitles | الأباء يعاملون بناتهم كالملكات |
| Bu yüzden "kancalı adam" 200 yıldır pederleri ve kızlarıyla bağlantıdaydı. | Open Subtitles | هذا هو السبب لمطاردة رجل الخطاف للقديسين و بناتهم طوال مئتاين سنة الماضية |