| Dindar bir adam, öldürmekten pişmanlık duyuyor ve kurbanlarını dini bir sanat eseri gibi sergiliyor. | Open Subtitles | رجل تقي الذي يقتل بندم ثم يعرض ضحاياه كأعمال فنية دينية |
| O zaman yaptıklarından pişmanlık duyuyor olabilir. | Open Subtitles | سيعيش بقيّة حياته بندم. |
| Şimdiyse kim bilir nerede olduğu gerçeğinin ışığında anlaşmamızla ilgili büyük pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | والآن على ضوء واقع أنه في مكان لا أحد يعرفه، بدأت أشعر بندم شديد حيال تدبيرنا |
| Ve tüm bu hatalar için derin bir pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | وأشعر بسبب كل هذه الأخطاء بندم عميق |
| Ben, William Smithers, hapishane müdürü yardımcısı sıfatıyla bu cezayı yerine getirirken içimde pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | ...لذا بندم أقوم أنا (ويليام سميذرز) بصفتي مساعد لآمر السجن، بالتالي بتنفيذ هذه العقوبة |
| Büyük bir pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | بندم جمّ... |