| koruma kapsülünde bir çeşit güç alanı içinde ortaya çıktı. | Open Subtitles | لقد ظهر في الغرفة الشاملة بنوع ما من قوة الحقل |
| Parçacıklar yola ulaştığında, bir çeşit engeli hissediyorlar ve karşısında dusaksıyorlar. | TED | عندما تصل هذه الحسيمات إلى الطريق، إنها تشعر بنوع ما من العوائق، و ترتد عنه. |
| Bu yüzden, annem ve babam bir çeşit toplama kampında, işçi kampında kendini buldu. | TED | اذا فقد أنتهى الحال بأبي وأمي بنوع ما من معسكرات الاعتقال ، ومعسكرات العمل. |
| Ne, Faust anlaşma çeşit yaptın? | Open Subtitles | ماذا ، هل اشتركت بنوع ما من الصفقات الخاسرة ؟ |
| Bir çeşit manyaklık olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنّ هذا يبدو أشبه بنوع ما من الهوس. |
| Çizgiler bunun bir çeşit testere ile kesildiğini gösteriyor. | Open Subtitles | إن الشروخ توحي بأن القطع تم بنوع ما من المنشارِ د. |
| Şimdilerde, bir çeşit paralı askerlik yapıyor. | Open Subtitles | الأن، يحيط نفسه بنوع ما من المرتزقة. |
| Bir çeşit hafıza kaybı yaşıyor. | Open Subtitles | أنه يمر بنوع ما من فقدان الذاكرة |
| Anlaşılan, Eleanor'a göre bu uçak bir çeşit güvenlik sistemiyle donatılmış. | Open Subtitles | وفقاً لـ(إلينور)، هذه الطائرة مجهزة بنوع ما من التدابير |
| Bir çeşit imtiyaz tanıyalım. | Open Subtitles | نقوم بنوع ما من التنازل. |
| - Bir çeşit ateş basar insanı. | Open Subtitles | -تصابين بنوع ما من الحمى |
| Üstüme bir çeşit içki döktün! | Open Subtitles | لقد لطختني بنوع ما من الخمر! |