| Ben hep Bu saatte gelirim. bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | دائما ما أزوركم بهذا الوقت ولم أكن أتوقع بأنكم بهذا الحال |
| Bu saatte geldiğim için kusura bakmayın. Size bir şey sormam gerek. | Open Subtitles | أعتذر عن الإتصال بهذا الوقت المتأخر لقد كنت بحاجة لطلب شيء منك |
| Şu anda, galaksimizdeki çoğalıcı tehlikesinin farkındasınız ve filomun onlarla savaşta karşı karşıya geldiğinin. | Open Subtitles | بهذا الوقت,أنت تعلم خطر المستنسخين على مجرتنا و أن أسطولي تشابك معهم في المعركة |
| Belki de Bu sefer sadece oraya gitmek bile yeter. | Open Subtitles | لربّما فقط الوصول إلى هناك بهذا الوقت جيد بما فيه الكفاية |
| Pek sanmıyorum baba. Yılın bu zamanı, herkes bu şarkıyı söyler çünkü telif hakkı ödemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا أعلم يا أبي ، بهذا الوقت من العام ، يفعل كل الناس هذا |
| Şimdiye kadar, şüphesiz gezegeninize yapılacak saldırı hakkında olan alçakça tutumu biliyorsunuzdur. | Open Subtitles | بهذا الوقت, لقد علمت بدون شك عن مؤامرة مغزاها بوقاحة مهاجمة كوكبك بطريقة شديدة الوضاعة |
| Ben Isabelle. bu saatlerde gelmeye başlayacağınızı söylediler. | Open Subtitles | انا ايزابيل اخبروني انكم ستأتون بهذا الوقت |
| Gecenin bu saatinde kapıya bir kadının bakmasına izin verilir mi? | Open Subtitles | اي نوع من الرجال يدع أمراءة تفتح الباب بهذا الوقت من الليل ؟ |
| Şimdi ciyak ciyak bağıracağım, Bu saatte bir kadını rahatsız etmeye utanmıyor musun? | Open Subtitles | الجلف الجاهل يزعج المرأة بهذا الوقت المتأخر |
| Bu saatte mi? Antikalar kimseyi beklemez. | Open Subtitles | بهذا الوقت المتأخرا في انتيك هم لا ينتظروا احدا |
| Bu saatte yerinizi almanız şart. | Open Subtitles | وأنتم يا رجال يجب أن تكونوا في الموقع بهذا الوقت. |
| Böyle güzel bir karın varken, Bu saatte burada işin ne? | Open Subtitles | لديك زوجة جميله وماذا تفعل هنا بهذا الوقت المتأخر؟ ؟ |
| Şu anda, görünmez bir kargo gemisini durdurmamızın yolu yok. | Open Subtitles | حسناً, بهذا الوقت, ليست لدينا أي طريقة لكشف عدا ذلك إيقاف, مركبة مؤونة متنكرة |
| Rehineleri emniyete almak birinci önceliğimiz. Şu anda soru kabul etmeyeceğim. | Open Subtitles | إبعاد الرهائن عن طريق الأذى يبقى أولويّتنا، لن أتلقى أسئلة بهذا الوقت |
| Merakımdan soruyorum, bizim ayyaş Bu sefer niçin gelmemiş? | Open Subtitles | فقط بدافع الفضول لمذا ظهر هذا السكير الكبير بهذا الوقت |
| Bu sefer nehirden karşıya geçmek için kepçeler ya da kamyonlar yoktu. | Open Subtitles | بهذا الوقت لايوجد شاحنات نقل لمساعدتنا على تجاوز النهر |
| Soruşturmayı yaparken bu kadar erken safhada eleme ve odaklanma işlemlerini yapmayız. | Open Subtitles | للمصباح بما فيها عدم وجود السبب لن نضيع تركيزنا بهذا الوقت المبكر |
| bu kadar sürede elini sıkmaktan daha fazla şeyler de yapabilirsin. | Open Subtitles | بامكانك أن تفعل ما هو أكثر من المصافحة بهذا الوقت |
| Yılın bu zamanı çok fazla ziyaretçimiz olmaz. | Open Subtitles | نحن لا نستقبل العديد من الضيوف بهذا الوقت من السنة , اذن |
| Şimdiye kadar ipod almamışlarsa zaten istemiyorlardır. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديهم آيبود بهذا الوقت فهم حقاً لا يريدون واحداً |
| Boşver, bu saatlerde kafamın dumanlı olması gerekiyordu. | Open Subtitles | أيا يكن يا صاح ، لقد أعتقدت أنني سأكون مخدراً بهذا الوقت |
| Yılın bu zamanında planktonların çoğalması, bölgeye ringa balıklarını ve karidesleri çeker. | Open Subtitles | بهذا الوقت من السنة العوالق تجذب أسماك الرنجة و الروبيان |
| Lanet olası seremoniler. Şu an çalışıyor olabilirdim anne. | Open Subtitles | تباً لهذا الإحتفال ، بهذا الوقت من المفترض أنني أعمل يا أمي |
| Gecenin bu vaktinde onu kim arayabilir? | Open Subtitles | من يمكن أن يتصل بها بهذا الوقت من الليل؟ |
| Yılın bu zamanlarında pek misafirimiz olmaz. | Open Subtitles | لا يأتينا الكثير من الزوار بهذا الوقت من السنة |
| bu mevsimde avlanmaya gelir. | Open Subtitles | يأتي للصيد هنا بهذا الوقت من العام يا رجل |