| Chizuko, Hachi'yi görmenin ona babasını hatırlattığını söyledi. | Open Subtitles | تقول شيزوكا أن رؤية هاتشي سوف تذكرها فقط بوالدها |
| babasını arayıp, iyi mi diye sorayım mı? | Open Subtitles | هل تريدي أن أتصل بوالدها لأسأله إن كانت بخير؟ |
| babasını aradık ve hastaneye onu görmeye gitti. | Open Subtitles | لقد إتصلنا بوالدها و سيقابلها في المستشفى |
| babasıyla evleneli neredeyse bir yıl oldu ve.., şey, yakınız diye söyleyemem. | Open Subtitles | لقد كنتُ متزوجة بوالدها قرابة عـام و لم تكن علاقتنا معاً قوية. |
| Ortalığı siker atar, kaçar suçu evliliğine ya da babasıyla olan ilişkisine atar. | Open Subtitles | أنها تفسد الأمور ة ترحل و تلقي اللوم على زواجها أو علاقتها بوالدها |
| babasını aradım. Emily'yi eve getirmemi istedi. | Open Subtitles | اتصلت بوالدها وأخبرني أن أحضر إيميلي إلى المنزل |
| Tabii ki babasını çağıracağım ama zor günler geçirmiş. | Open Subtitles | بطبيعة الحال سوف اتصل بوالدها لكنها مرت بوقت عصيب |
| Carla Horta kötü bir partiye gidiyor, birileri onun babasını arıyor. | Open Subtitles | كارلا هورتا تذهب لحفلة سيئة ويتصل أحدهم بوالدها |
| Hem ben ona babasını överken çok zorlanırdım. | Open Subtitles | وسيكون لديّ وقت عصيب إذا ما أشدتُ بوالدها |
| Ben babasını arayacağım, bakalım gelip onu alabilecek mi? | Open Subtitles | سأذهب للاتصال بوالدها لأرى اذا كان سيأتي ويأخذها |
| Sabah dokuz buçukta babasını aramış. | Open Subtitles | إتصلت بوالدها في الساعة 9: 30هذا الصباح. |
| Seni böyle hapse düşmüş görmek ona babasını hatırlatıyormuş. | Open Subtitles | لكنها قالت بأنه صعب عليها كونك بالسجن يذكرها بوالدها |
| babasını ve Nick'i aradık. | Open Subtitles | ونظفنا ارجاء البيت واتصلت بوالدها واتصالنا بنيك |
| babasını aradım. Bir seminerdeydi. | Open Subtitles | اتصلت بوالدها ،كانت لديه حصة دراسية |
| Lilly kirli işini yapması için babasını çağırmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | (ليلي) تحتم عليها الإتصال بوالدها كيّ يغطي على عملها القذر |
| babasını arar aramaz onu sınıftan çağırırım. | Open Subtitles | سأخرجها من الصف ، حالما أتصل بوالدها |
| Onun babasıyla bir ilişki yaşadığını öğrenip üzülmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أجنبها الضيق بأنها على علاقة بوالدها |
| - Zamandan bahsetmişken, Ajan David size ne zaman babasıyla Shabbat yemeğine gideceğini söyledi? | Open Subtitles | ما الوقت الذى أخبرتكم فيه العميله دافيد أنها ستلتقى بوالدها من أجل تناول عشاء شبات معه؟ |
| babasıyla olan ilişkisine gelince, onun için oldukça küçük düşürücü olduğunu düşündüğüm şeyler paylaştı. | Open Subtitles | بالنسبة لعلاقتها بوالدها قد شاركت بعض الاشياء المذلة بحقها |
| Nerede olduğunu bilmiyor, güçleri engellendi ve ben babasıyla temas kuruar kurmaz buradan gidecek. | Open Subtitles | إنها لا تعرف مكانها الحالي قواها محتجزة الآن. وبمجرد أن أتصل بوالدها سترحل في الحال |
| Bence babasıyla bağlarını koparmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها كانت تحاول قطع علاقتها بوالدها |