| Kayzer, ülkesini bölgesel bir saldirgan güç olarak degil uluslararasi barisin koruyucusu olarak Tarif etmisti. | Open Subtitles | لم يعطي القيصر الانطباع عن بلاده أنها دولة عدوانية ذات طموحات إقليمية بل بوصفها راعية للتوافق الدولي. |
| Her tarifte kız 3 ayrı boyda, 3 ayrı kiloda ama her Tarif, kızın göz alıcı olduğu konusunda aynı fikirde. | Open Subtitles | لدينا 3 أطوال مختلفة و3 أوزان مختلفة لكنهم اشتركوا بوصفها بالفتاة رائعة الجمال |
| Yüzyılın ilk büyük sanat eseri" şeklinde Tarif ederek tartışmaya sebep oldu. | Open Subtitles | بوصفها القطعة الفنية الأولي والاعظم في القرن الواحد وعشرين |
| Tarif ettiği kibirli Amerikayı direkt görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ إمريكا المغرورة التي قام بوصفها. |
| Tarif ettiğiniz gibi küçük hava taşıtları için tasarlandı. | Open Subtitles | إنها مُصممة من أجل تحديد مواقع الطائرات الصغيرة كالتي قُمتم بوصفها |
| Tarif ettiğiniz gibi küçük hava taşıtları için tasarlandı. | Open Subtitles | إنها مُصممة من أجل تحديد مواقع الطائرات الصغيرة كالتي قُمتم بوصفها |
| Karımı Tarif etsem, telefonu bırakan kişiyle bağlantısı olup olmadığını bana söyleyebilirsin. | Open Subtitles | إذا قمت بوصفها لكِ، يسعكِ أن تخبريني هل هي.. من ترك الهاتف أم لا ... |
| Leutze, Sullivan'ın Tarif ettiği herkesin erkek olduğunu zannetti. | Open Subtitles | لابد أن لوتز افترض بأن الهيئات التي قام سوليفان بوصفها .... |
| Matthew'un evindeki, Tarif ettiğin sembol, malzemeler... | Open Subtitles | العلامات التي قُمت بوصفها |
| - simdi sen onu nasil gördügünü Tarif et. | Open Subtitles | -والآن ... قم بوصفها, كيف تراها |
| - Analiz etme. Tarif et. | Open Subtitles | -لا تُحلل, قم بوصفها |
| - Bavulun, Tarif et. | Open Subtitles | -أمتعتك، قم بوصفها لي . |
| - Tarif et o zaman. | Open Subtitles | -حسناً، إذن قم بوصفها . |
| Onu Tarif et, Lerner! | Open Subtitles | قم بوصفها (ليرنر)! |