| Birisi onu suçlu göstermek için onu oraya koydu. | Open Subtitles | شخصاً ما قام بوضعها هناك لكي يجعله يبدو مذنباً |
| Bence biri ona tecavüz edip, öldürdükten sonra küvete koydu. | Open Subtitles | أظن بأنه بعد قيامه باغتصابها و قتلها قام بوضعها في الحوض |
| Isadora 1908'lerde ünlüydü, mavi bir perde asarak, karın boşluğuna ellerini koyup, durur ve bekler ve bekler ve sonra hareket ederdi. | TED | كانت إيزادورا مشهورة حوالي عام 1908 بوضعها ستارا أزرق، وكانت تقف واضعة يديها فوق ضفيرتها الشمسية وكانت تنتظر، وتنتظر، ثم عندئذ، تتحرك. |
| O yüzden güzelce buraya koyup laboratuara götüreceğiz. | Open Subtitles | سوف نقوم بوضعها هكذا، و نُرسلها إلى المختبر |
| Böyle dizdiğine göre bir şey demek istemiş olmalı. | Open Subtitles | إنها تعني شيئًا بوضعها بتلك الطريقة |
| Böyle dizdiğine göre bir şey demek istemiş olmalı. | Open Subtitles | إنها تعني شيئًا بوضعها بتلك الطريقة |
| Polis benim olduğunu düşünüp arabama koymuş. | Open Subtitles | لقد أعتقد الشرطي بأنّها لي لذا قام بوضعها في سيارتي. |
| - Kimin koyduğunu tespit edebilir misin? - Olumsuz. Ne kadar işiniz kaldı? | Open Subtitles | ـ هل عرفتي من قام بوضعها ـ لا كم تبقى امامكم؟ |
| - Onu saf dışı bırakmak için. - Onu siteye kim koydu? 459 00:21:56,069 -- 00:21:57,669 Bilmiyorum. | Open Subtitles | لإخراجه من المنافسة من الذي قام بوضعها على الموقع ؟ |
| Birisi onu suçlu göstermek için onu oraya koydu. | Open Subtitles | شخصاً ما قام بوضعها هناك لكي يجعله يبدو مذنباً |
| Taksisinin arkasına koydu. | Open Subtitles | لقد قام بوضعها فى مؤخره سيارته |
| Böylece kemikleri birleştirenler, onu burnunun ucunda koydu. | Open Subtitles | لذا قام المجمعون بوضعها عند طرف الأنف |
| Bence buraya Christopher koydu. | Open Subtitles | أعتقد بأن كريستوفر قام بوضعها هنا |
| O yüzden vasiyetnameyi bir zarfa koyup doğruca ona gönderdik. | Open Subtitles | لذا , قمنا بوضعها في ظرف و أرسلناها له "إنها بحوزة "تشارلز |
| Tüccar da onu daha büyük bir kafese koyup 300 altın karşılığında Londra Hayvanat Bahçesi'ne satmış. | Open Subtitles | وقام التاجر بوضعها فى قفص أكبر وباعها لحديقة حيوان لندن مقابل ثلاثمائة جنية أنجليزى! |
| Böyle dizdiğine göre bir şey demek istemiş olmalı. | Open Subtitles | إنها تعني شيئاً، بوضعها بتلك الطريقة |
| O da kızı bir dağın zirvesine koymuş. | Open Subtitles | - لذا قام بوضعها على قمة جبل .. |
| Sanki birisi arıları bilerek Hillary Taggart'ın sürekli kullandığı yola koymuş gibi. | Open Subtitles | من المرجح أن شخصًا ما قام بوضعها هنا في طريق تسير فيه دائمًا (هيلاري تاجرت). |
| Bombayı birisinin koyduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | ماذا عن القنبلة؟ حسناً, انه يدعى ان شخصاً ما قد قام بوضعها حول رقبته. |
| Daycia'nın koyduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وضعتها هناك أنا أعلم بأن ديشيا قامت بوضعها هناك |