| Üniversitenin sicilini ve öğrenci kredi kayıtlarını müdürlüğün veri tabanındakilerle kıyaslıyoruz. | Open Subtitles | لقد كنا نقارن الطُلاب المُسجلين وسجل القروض الطُلابية مع قاعدة بياناتهم |
| Bize verisini açtı ve bağışladı, bu veri ile su kıtlığının gıda üretimini nasıl etkilediğini izleyebiliyorduk. | TED | قاموا بفتح بياناتهم وتبرعوا بها، ومع هكذا بيانات يمكنكم تعقّب كيف يؤثّر الجفاف على إنتاج الغذاء. |
| Dahası, veri bağışında bulunan şirketler, verilerin içerisinde gizli kalmış işlerine yarayabilecek yeni şeyler bulabiliyorlar. | TED | وعلاوة على ذلك، فإن الشركات التي تتعاطى في العمل الخيري للبيانات، تجد رؤى جديدة محبوسة في بياناتهم الخاصة. |
| Onlara verilerini, sonuçlarını gösteriyorsunuz, kötü olduklarını gösteriyorsunuz ve onlar "bu mümkün değil" modundalar. Biliyor musunuz, onlar içten gelen bir hisle o kadar eminler ki gerçekten çok çok iyi olduklarından. | TED | فعليك أن تريهم بياناتهم وأنهم غير متفوقين، وأنهم كما تعلم، يشعرون بأنهم يحرزون نتائج مرضية، بل مرضية جدًا. |
| Biz de güç kullanımının kaçınılabileceği durumları tanımlamaları için kendi verilerini nasıl güçlendirebileceklerini gösterdik. | TED | فشرحنا لهم كيف يمكنهم استغلال بياناتهم لتحديد الحالات التي يمكن فيها الاستغناء عن استخدام القوة. |
| Ama bir dahaki sefere daha dikkatli olun. Lütfen iletişim bilgilerini bırakın. | Open Subtitles | و لكن إحذرا في المرة القادمة خذ بياناتهم |
| veri tabanlarının Jack'in bilgileriyle eşleşeceğinden emin ol. | Open Subtitles | وتأكدي من أن قاعدة بياناتهم متواكبة مع معلومات جاك |
| Ya o baktığın şey bir çeşit uzaylı veri tabanıysa aynı Ernest'ın gezegenindeki gibi? | Open Subtitles | ماذا إن كان ما نظرت فيه هو نوع من قواعد بياناتهم كالذى فى كوكب إرنست |
| veri tabanlarının Jack'in bilgileriyle eşleşeceğinden emin ol. | Open Subtitles | وتأكدي من أن قاعدة بياناتهم متواكبة مع معلومات جاك |
| Saldırı komutunu bu tabletten direk olarak çekirdeğe yüklemen için temel veri bloke transferi protokolünü yazdım. | Open Subtitles | لقد كتبت برنامجا بسيطا لتحميل أمر الهجوم هذا من حاسبى هذا إلى قاعدة بياناتهم الرئيسية |
| Bob, yasam belirtileri için veri paketlerine baktin mi? Bir kurtarma plani baslatabiliriz. | Open Subtitles | بوب هل تفقدت بياناتهم للعلامات الحيوية قد يمكنك بدء عملية إنقاذ |
| Bir gün, FBI onların veri bankasını hacklediğini fark edecek, biliyorsun. | Open Subtitles | قد يوقفك الفيدراليون لتلصصك على بياناتهم |
| Ama aynı zamanda biz de verilerini inceledik, sürecin süresinin yargılama güçlerindeki sosyal eşitsizliklerden etkilenip etkilenmediğine baktık. | TED | بل قمنا أيضا بتحليل بياناتهم بأنفسنا، لمعرفة ما إذا كانت مدة عرض القضايا بمحكمتهم تتأثر بتفاوتات اجتماعية. |
| Ve verilerini bizimle birlikte programa yerleştirdik. | Open Subtitles | وإدراج بياناتهم في برنامج جنبا إلى جنب مع مصالحنا. |
| Senegal ve Fildişi Sahili'nde verilerini açtılar ve araştırmacılar buldu ki, cep telefonu vericilerine gelen sinyallerin akışına baktığımızda, insanların nereye seyahat ettiğini görebiliyoruz. | TED | قاموا بفتح بياناتهم في السنغال وساحل العاج واكتشف الباحثون أنكم إذا نظرتم إلى الأنماط في الرنين إلى أبراج الهاتف الخلوي، يمكنكم معرفة إلى أين يسافر الناس. |
| Bu verileri alıyor ve onun gibi hastaları bulup, verilerini bir araya getirebiliyorsunuz. Biz de öykülerini buna yükledik. | TED | تقومون بأخذ هذه البيانات ، ,ونقوم بايجاد المرضى الذين هم مثله ، ونجلب كل بياناتهم مع بعض ، ونجلب تاريخهم كذلك . |
| Standart prosedür. Bütün kurumların verilerini birleştiriyorlar. | Open Subtitles | انهم يدعمون بياناتهم من كل الوكالات |
| Kullanıcılarımız verilerini bize isteyerek veriyorlar. | Open Subtitles | المستخدمين يعطوننـا بياناتهم حسب رغبتهم |
| Dağıtım soketlerinin birine cep telefonunu bağlayın. bilgilerini kopyalamaya başlamış oluruz. | Open Subtitles | قومي بوصل الهاتف الخلوي في أحد المحاور هناك، وسيكون بمقدورنا نسخ قاعدة بياناتهم. |
| Polis halen veritabanında arıyor ama ben daha düz bir yolla buldum. | Open Subtitles | الشرطة ما زالت تبحث خلال قاعدة بياناتهم لكنّي عرفتهم فورا كيف ذلك؟ |