| Bunu kimyasal bileşikle karıştır ve bir biyolojik silahın olsun. | Open Subtitles | امزج هذا مع النفايات ويصبح لديك سلاح بيلوجي |
| Bu R500 adında ordunun geliştirdiği yeni bir biyolojik silah. | Open Subtitles | إنه سلاح بيلوجي جديد يطوره الجيش يسمى R500 |
| Çatı katında bir biyolojik terör laboratuvarı buldular. | Open Subtitles | وجدنا مختبر بيلوجي في الطابق العلوي |
| Belki de tehlikeli biyolojik bir silahı taşıma esnasında korumak için kullanılıyordu. | Open Subtitles | سلاح بيلوجي خطير أثناء النقل همم.. |
| Atolla'nın ürettiği bu ışıldak pervane, biyo-ışıldak hırsız alarmı olarak billinir ve bir çeşit savunma şeklidir. | TED | و مروحة الضوء هذه التي تنتجها الأتولا تعرف بجهاز إنذار ضد السرقة ضيائي بيلوجي وهو نوع من أنواع الدفاع. |
| Picasso'nun gözlerini oyup "İşte bu hiç anlamlı değil." demesine sebep veren sikik bir biyolojik araba kazası gibi. | Open Subtitles | حادث سيارة بيلوجي بائس جعل " بيكاسو" يعبس و يقول حسناً هذا لا يبدو منطقي |
| - Bu biyolojik bir eşleşme. | Open Subtitles | انه تطابق بيلوجي |
| Bu biyolojik bir saldırı... | Open Subtitles | إنهُ هُجومِاً بيلوجي. |
| bir biyolojik silah mı? | Open Subtitles | سلاح بيلوجي ؟ |
| biyolojik bir şey. | Open Subtitles | إنه بيلوجي |
| biyolojik mi? Mekanik mi? | Open Subtitles | بشكل بيلوجي |
| 13 farklı çeşitle ki bu rakam Afrika da tek bir bölgede bulunan en yüksek çeşitliliktir. | TED | .13 نوع – أكبر تنوع بيلوجي قد نجده في منطقة واحدة في افريقيا |
| Vücuduna bir virüs enjekte ettiler ve bunu sana ilaç diye yutturdular. | Open Subtitles | كنت مع عامل بيلوجي خادع ويتظاهر بأنه الدواء. |