| arada bir güzel öğlen yemeği yiyemeyeceksen, ne anlamı var ki? | Open Subtitles | ما الفائدة إن كنتُ لن تحظى بغذاء لطيف بين الفينة والأخرى؟ |
| arada bir haklı olabiliriz, ama gerçekten nadiren. | Open Subtitles | قد نكون محقين بين الفينة والأخرى لكن نحن نادراً نعدل |
| "arada bir kendini sal gitsin, | Open Subtitles | اصرف ذهنك، بين الفينة والأخرى، عن كلّ شئ |
| ara sıra darbe alır ve içinden bir parça kopardı. | Open Subtitles | بين الفينة والأخرى، وهو يتعرض للضرب كان ينضرم بداخله شيئًا |
| ara sıra uğra. Ne kadardır burada olduğuma bakarsın. | Open Subtitles | قم بالمرور بين الفينة والأخرى لترى مدى ثباتي |
| ara sıra... kafanı mikroskobun önünden kaldırmalısın. | Open Subtitles | بين الفينة و الأخرى يجب عليك أن ترفع رأسك من تحت المجهر |
| Arada sırada, akşam yemeğimle birlikte... ikinci kadeh şarap içmişliğim olmuştur. | Open Subtitles | كنت معروفاً بتناولي كأسين من النبيذ أثناء عشائي بين الفينة والاخرى |
| arada bir onları parka götürüp öğleden sonrayı orada geçirebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع اصطحابهم إلى المتنزه بعد الظهر بين الفينة والاخرى |
| Ayrıca, ben bir cadı çok ve bir arada bir başıma çalıştırmak için çalışmayın neden görmüyorum. | Open Subtitles | و أنا لا أرى المانع في أن أجرب لوحدي بين الفينة و الأخرى |
| Yani, Shakespeare, arada bir de kovalamaca sahnesi yazamaz mısın? | Open Subtitles | أعني، شكسبير، ماذا عن مشهد مطاردة بين الفينة والأخرى؟ |
| Veda ettiğimizde arada bir beni hatırla. | Open Subtitles | عندما تبادلنا الوداع تذكرني بين الفينة والأخرى |
| Şimdi de onu arada bir, bir güzel besliyorum. | Open Subtitles | والآن، أتركه يخرج لتناول وجبة كبيرة بين الفينة والأخرى |
| İnsan arada bir dışarı çıkıp eğlenmeli. | Open Subtitles | فالمرء يحتاج للخروج والاستماع بين الفينة والأخرى |
| Aman Don, arada bir kitap oku. | Open Subtitles | ياإلهي, دون إقرأ كتاباً بين الفينة والآخرى |
| ara sıra benim metotlarımı deneyemez miyiz? | Open Subtitles | ألا نستطيع تجربة أشياء على طريقتى بين الفينة والأخرى؟ |
| Hani bazen ara sıra dalaşmaman gereken biriyle karşılaşırsın ya? | Open Subtitles | هل لاحظتَ يوماً كيف تصادف شخصاً بين الفينة والأخرى ما كان عليكَ استفزازه؟ |
| Köpek balıkları, ayılar, ara sıra penguenler. | Open Subtitles | أسماك القرش، الدببة، والبطريق بين الفينة والأخرى |
| Evet, ara sıra. Üniversitede satranç takımındaydım. | Open Subtitles | نعم، بين الفينة والأخرى، كنتُ في فريق الشطرنج في الجامعة |
| ara sıra, biraz umut dağıtmayı deneyebilirsin. | Open Subtitles | أخبرني ربما يجب أن تحاول أن تمنح بعض الأمل بين الفينة و الأخرى |
| Herkes ara sıra ofisten eve iş taşır. | Open Subtitles | الجميع يرغبون بأخذ شيء من المكتب معهم إلى البيت بين الفينة و الأخرى |
| Ama arada sırada, bir nokta mutasyonu bir hücredeki önemli bir yeteneği aksatır veya bir hücrenin zararlı şekilde yanlış davranmasına sebep olur. | TED | لكن بين الفينة والأخرى، تعرقلُ الطفرة النقطية قدرة مهمة في الخلية أو تؤدي إلى سوء تصرف الخلية بطرق ضارة. |