| Bunun yerine ona ağaç kesmeyi öğreten babası Ben Ross ile çalışmaya koyuldu. | TED | بدلاً من ذلك تُركت لتعمل مع والدها، بِن روس، الذي علمها كيف تقطع الخشب. |
| Bilirsin, Ben Jonson zamana "yaşlı kabak kafalı hilekar" demişti. | Open Subtitles | كما عرف الوقت: ، بِن جونسون المحتال الاقرع العجوز |
| Ben Jonson zamana "yaşlı kabak kafalı hilekar" demişti. | Open Subtitles | :قال بِن جونسون بان الوقت المحتال الاقرع العجوز |
| Louis Kahn. Penn İstasyonundaki tuvalette ölü bulundu. | Open Subtitles | لويس كين مات فى حمام الرجال فى محطة بِن |
| Louis Kahn. Penn İstasyonundaki tuvalette ölü bulundu. | Open Subtitles | لويس كين مات فى حمام الرجال فى محطة بِن |
| Merhaba, adım Ben Thomas. Stewart Goodman'a bakmıştım. | Open Subtitles | ـ أهلاً ، إسمي هو بِن توماس وأنا هنا لرؤية ستيوارت غودمان |
| Ben, demek istediğim kemik iliği naklinin başarılı olmadığını öğrendiğimde... | Open Subtitles | ـ بِن ، أقصد ـ عندما وجدت بأن عملية زرع النخاع خاصتي لم تكن ناجحة |
| Ben, sanırım yanlış bir izlenime kapıldın. | Open Subtitles | ـ بِن ، أعتقد بأن لديك الإنطباع الخاطئ هنا |
| Adım Ben Thomas. Gelir Dairesi'nden. | Open Subtitles | ـ إسمي هو بِن توماس أنا من مصلحة الضرائب |
| Ben, eve gitmelisin. - Tüm kayıtları... | Open Subtitles | بِن ـ هل تستطيع الإحتفاظ بتاريخ كامل بكل إستفسار |
| Ön tarafta Ben ve diğer ele geçirilmiş çocuklarla yarım düzine kadar var. | Open Subtitles | هنلك حوالي نص درزن في المقدمة مع بِن و عدد آخر من الأطفال المتسخرين |
| Yiyeceği gruba götürdükten sonra Ben, Ben'i kurtarmaya giderim. | Open Subtitles | يجب أن نأخذ الطعام للمجموعة و عندها سأحضر بِن |
| Hayır anlaşmamıza göre, cephaneliği araştırdıktan sonra Ben'in peşinden gidecektik. | Open Subtitles | لا، كان إتفاقنا هو أن نذهب و نبحث عن بِن حالما نستكشف مستودع الأسلحة |
| Ben'i aramaya gidecektik. | Open Subtitles | نحن ذاهبون للبحث عن بِن ويفر يريدنا أن نتأكد |
| Bay Penn de gidiyordu. | Open Subtitles | السيد بِن كان مغادراً |