| Ve bence kimin kazandığı cidden umurunda çünkü kazananın sen olmasını deliler gibi istiyorsun. | Open Subtitles | و أعتقد أنّك حقاً تأبه من يفوز لأنك حقاً تريد أن يكون هذا الشخص هو أنت |
| Ama böyle bir şey nasıl umurunda olmaz? | Open Subtitles | ولكن كيف لك أن لا تأبه حيال شيء مثل هذا؟ |
| Ve de, eğer senin uyuşturucu paranın peşinde olduğunu sanıyorsan, para umrunda değilmiş. | Open Subtitles | وأنّك إن كنت تظنها تأبه بأموال المخدرات، فهي لا تأبه. |
| Onlara aldırma. Hepsi de burada olduğun için heyecanlılar. | Open Subtitles | لا تأبه لهم الجميع متحمس لوجودك هنا |
| Son üç hafta her gün seni tedavi edebilmek için kıçımızı yırtmamızı Boş verdim. | Open Subtitles | لا تأبه إلى حقيقة أننا عملنا بجهد لنحاول ان نعتني بك في كل يوم في الأسابيع الثلاثة السابقة |
| Bu gece onunla görüşebilirim, ve umursamıyor musun? | Open Subtitles | هل أستطيع رؤيتها الليلة؟ لا تأبه لذلك؟ |
| Şimdi eğer anlaşmadan çekilirsen çocuklarıma karşı açık olmak onlara öz annelerinin umurunda olmadıklarını söylemek zorunda kalırım. | Open Subtitles | الآن، إذا تراجعتَ عن تلك الصفقة سيتعين عليّ الاعتراف لولديّ بأن والدتهما لا تأبه بهما مطلقاً |
| Oradan çıkmak umurunda değilse tabii. | Open Subtitles | و الآخرى أنك لا تأبه إن خرجت من هناك أم لا. |
| Oradan canlı çıkmak umurunda olmayabilir ama bu arada da yemek yemelisin. | Open Subtitles | ربما أنك لا تأبه إن خرجت حياً لكن في هذه الأثناء عليك أن تأكل. |
| Benim eğlenip eğlenmemem umurunda değil! | Open Subtitles | ولكنك لا تأبه إذا كنت أستمتع بوقتي أم لا |
| O insanlar hiç umurunda değillermiş gibi. | Open Subtitles | -وكأنك لا تأبه على الإطلاق ، كأنك لا تشعر بأيّ شئ حيالهما |
| Yazı falan umurunda değil! O da umurunda değil. | Open Subtitles | أنتَ لم تهتم بالمقالة ولم تكُن تأبه بهِ |
| Anton birazcık bile umrunda olsaydı, onu sahte muhbirin yapmazdın. | Open Subtitles | لو كنتَ تأبه لأمر (أنطون) لما جعلتَه مخبرك السرّي المزيّف |
| Sen kendi işine bak. Bana aldırma, tamam mı? | Open Subtitles | تابع لعبتكَ و لا تأبه بي، أتفقنا؟ |
| Boş ver cihazı. Şu uyduruk görgü tanıkları nerede? | Open Subtitles | لا تأبه حول التنصت، أين الشهود المتلاعبين؟ |
| Mossad umursamıyor. Artık kimse bizimle ilgilenmiyor. Hiç kimse. | Open Subtitles | خليّة "الموساد" لا تأبه لنا أيضاً، لا أحد يهتم لأمرنا بعد الآن، لا أحد |
| Mossad umursamaz. Artık kimse bizimle ilgilenmiyor. Hiç kimse. | Open Subtitles | خليّة "الموساد" لا تأبه لنا أيضاً، لا أحد يهتم لأمرنا بعد الآن، لا أحد |
| Kibera gibi yerlerde yaşayan yoksul insanları önemsemiyor. | Open Subtitles | لا تأبه للناس الفقراء أو الأماكن المشابهة لـ "كيبيرا". |
| Ne zamandan beri başkalarının düşündüklerini umursuyorsun? | Open Subtitles | منذ متى تأبه لم يقوله الآخرين؟ |
| Banyonun kapısını kapatmayı ya unuttu ya da bunu umursamadı. | Open Subtitles | انها اما نست اغلاق باب الحمام او لم تأبه بأغلاقه |
| Ne kadar sinirli olduğumu takmıyorsun bile! Ama bu kez çok ileri gittin. | Open Subtitles | إنك حتى لا تأبه لمدى انزعاجي، لقد تماديت كثيراً هذه المرة |
| Ama teşekkür ederim. Beni önemsediğini bilmek çok harika. | Open Subtitles | كلاّ ، لكن شكراً لكَ، عظيمٌ أنّ أعلم أنّكَ تأبه لذلك. |
| Peki öyleyse, annenin seni üzmeyi önemsemediğini de fark etmen gerekir. | Open Subtitles | حسنًا، عليك الإدراك إذًا بأن أمك لا تأبه بإيذاءك. |
| Benim düşüncelerimi umursamadığını biliyorum, | Open Subtitles | أتعلم ماذا ، أنت من الواضح لا تأبه بمَ أظن، |