| Hayır, bu teori bir midye, solucan ve güvercin üretimi uzmanından geliyor. Kimden bahsettiğimi biliyorsunuz -- Charles Darwin. | TED | لا، هذه النظرية تأتي من خبير في البرنقيل و الديدان و تربية الحمام. وتعلمون من أعني بذلك.. تشارلز داروين. |
| Biz kazanacağız çünkü gözlerimizden akan yaşlar aslında yüreklerimizden geliyor. | TED | سنفوز لأن الدموع التي تأتي على عيوننا تأتي من قلوبنا. |
| CA: Amerikan elektriğinin büyük bir bölümü fosil yakıtların yanmasından geliyor. | TED | كريس: معظم الكهرباء في أمريكا تأتي من خلال إحراق الوقود الأحفوري. |
| Ara sokaktan gelen, silah sesleri duydum. Bu yüzden oradan tüydüm. | Open Subtitles | سمعت بعض أصوات الرصاص تأتي من الزقاق، لهذا خرجت من هناك |
| Paket servisle gelen şehir haritasına bakarak hazırlanmamış bir planımız olsa iyiydi. | Open Subtitles | كنت آمل أن يكون لدينا خطة لم تأتي من كتيبات الطلبات الخارجية |
| Ama vermek istedikleri "kalbini aç" mesajı, hayatın içinden gelir. | Open Subtitles | لكن رسالتهم، بفتح القلب تأتي من الحياة نفسها. استمعي للنداء |
| en ilginç şeylerden birisi bir soruya karşılık olarak verilen bir cevaptan gelmedi onun yerine basit bir misafirperverlik jestinden geldi. | TED | وواحدة من اكثر الامور اثارة للاهتمام لم تأتي من الاختبار نفسه بل جاءت من تصرف بسيط كنا نقوم به لنرحب بالمتطوعين |
| Ayrıca, yatırımlarınızın büyük bir kısmının yurtdışından geldiğini fark ettim. | Open Subtitles | كما أنني لاحظت مصدر الاستثمارات الخاصة بك تأتي من الخارج. |
| Günümüzde, güvenilir ipuçlarımızın çoğu önceki depremlerin ne zaman ve nerede gerçekleştiğine bağlı olarak uzun vadeli tahminlerden geliyor. | TED | اليوم، العديد من الدلائل الأكثر موثوقية تأتي من التنبوء على المدى الطويل، المتعلقة بـ أين ومتى حدثت الزلازل سابقاً. |
| Bu nitratlar kendi maden ocaklarımızdan, sodyum, güneydeki mevduattan geliyor. | Open Subtitles | النترات تأتي من مناجمنا والملح الصخري من الرواسب إلى الجنوب |
| Biran daha uzaktan geliyor. Sen ve oğlun birbirinizin aynısınız. | Open Subtitles | بيرتك تأتي من أبعد البلاد، أنت وإبنك تحبان بعضكما البعض |
| - Yıldız Geçidinden sadece tanrılar geliyor. Galiba bizden bahsediyorlar. | Open Subtitles | فقط الالهة تأتي من بوابة ستارغيت أعتقد انهم يتحدثون عنا |
| Sinyal buranın 100 metre uzağından geliyor. Telefon hala açıkmış. | Open Subtitles | الإشارة تأتي من 100 ياردة من هنا ما زالت تعمل |
| Takip ettiğim iki tanesi gözetim kameraları ve kimlik kartları, bilgisayar güvenlik modellerimizin çoğu bunlardan geliyor. | TED | الاثنتين التي أتابعهما هي كاميرات المراقبة، بطاقات التعريف، كثير من النماذج الحاسوبية تأتي من هنا. |
| Yan taraftan ortaya doğru gelen bölümleri burada rahatlıkla takip etmek mümkün. | Open Subtitles | من السهل رؤية أجزاء الفك العلوي.. أو تلك التي تأتي من الجوانب. |
| Bilincin temel birşey olduğunu söyleyen ilk çılgın fikirden gelen birazcık motivasyon... | TED | بعض الدوافع تأتي من الفكرة المجنونة الأولى، وهي بأن الوعي أساسي. |
| Ve eğer Çin' den gelen rakamlar, şu an göründüğü gibiyse bu 40 yıl da sürmeyecek. | TED | وإن كانت الأرقام التي تأتي من الصين مثل أي شئ كما تبدو الآن، فلن يستغرق الأمر 40 عاماً. |
| Kalbimizdeki bir inançtan güç alıp zihnimizde oluşturduğumuz fikirlerden gelir. | TED | إنها تأتي من الأفكار التي في عقولنا و التي تتغذى على إيمانٍ راسخ في قلوبنا. |
| Nihayetinde, bu olağanüstü hikâyenin 17 gün sonunda her yerden fikirler geldi. | TED | وفي النهاية، بعد سبعة عشر يوماً من القصة المميزة، بدأت الأفكار تأتي من كل مكان. |
| Bilginin duyularımızdan geldiğini hepimizin bilmesi gerekir, yani duyularımızı geliştirirsek, bilgimizi de bunun sonucu olarak arttırmış olacağız. | TED | ينبغي علينا أن نفكر جميعاً في أن المعرفة تأتي من حواسنا، لذا فإذا وسعنا حواسنا، فسوف نتقدم بمعرفتنا نتيجةً لذلك. |
| Bu işlerde, bazen en büyük tehlike en saçma şeylerden ortaya çıkar. | Open Subtitles | في هذه الأعمال، أحياناً أكثر الأشياء خطراً تأتي من أكثر الأشياء غباء |
| Kurşun soldan gelmez. Hiç solak bir Japon tanıyor musun? | Open Subtitles | الرصاصه لا تأتي من اليسار هل تعرف يابانياً اعسر ؟ |
| Bazen, hain yüreğimin içinden değil de dışarıdan geldiği sürece hayal edilebilecek en kötü şeylere bile katlanabileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا أظن أنني أستطيع أن أهتم بكل شيء وطالما أنها تأتي من الخارج وليس من أعماق قلبي |
| Ölmüş. Cep telefonu sinyalinin hala buradan geldiğine kesinlikle eminim. | Open Subtitles | إنه ميت إشارة الهاتف الخلوي ما تزال بالفعل تأتي من هنا |
| Birbiriyle bağlı fikirlerin ağ yapısından geliyorlar. | TED | أنها تأتي من هيكل الشبكة من الأفكار المترابطة. |