| Ben İngilizce konuşurken dudaklarım ve dilim acıyor. | Open Subtitles | عندما اتحدث الانجليزية شفايفي ولساني تؤلمني |
| Bak, boynum hala acıyor. Ve sen hala bisikleti alıyorsun. | Open Subtitles | انظر رقبتي مازالت تؤلمني وانت تحصل على الدراجه؟ |
| Madam bacağım ağrıyor. | Open Subtitles | في واقع الأمر .. سيدتي. ساقي تؤلمني إلى حداً ما. |
| Bacağım çok yürürsem ağrıyor ve belki yürüyüşü siz yaparsınız, ben de içki içerim. | Open Subtitles | لأن ساقي تؤلمني فقط إذا مشيت كثيراً. ربما يمكنك أن تمشي و أنا يمكنني أن أشرب. |
| - Canımı acıtıyorsun. - Elimden bir şey gelmez, doktor. | Open Subtitles | أنت تؤلمني لا أستطيع المساعدة في ذلك دوكتور |
| Dudaklarımdan öpme, Canımı acıtıp acıtmadığını sorma, ve eğer parolayı duyarsan yaptığın şeyi hemen durdur. | Open Subtitles | لا تقبلني على الشفة لا تسألني إذا كنت تؤلمني وإذا سمعت كلمة السر توقف عما تفعله حالا |
| Ama ben kendimi iyi hissetmiyorum doktor. Kötü hissediyorum. Kollarım acıyor. | Open Subtitles | لكن دكتور، لا أشعر بتحسن بعد أشعر بالضعف، يدي تؤلمني |
| Dişlerim her zaman acıyor. Motorsikletleri düşünmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أسناني تؤلمني طوال الوقت، أحاول التفكير بالدراجات النارية |
| Dişlerim acıyor, çok soğuk. O yüzden durmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | ،أسناني تؤلمني من البرودة لا بد أن أتوقف |
| Alerjiğim, boğazım şu anda darlaşıyor.... ...ve şimdi de kolum acıyor. | Open Subtitles | أنا أختنق , حلقي يضيق و الآن ذراعي تؤلمني |
| Sürüklenmekten kalçalarım feci acıyor. | Open Subtitles | إن مؤخرتي تؤلمني جداً بسبب جرِّي على الأرض |
| Belki de bileğim, ama boynum çok ağrıyor. | Open Subtitles | ربما رسغي لكني أشعر بأن رقبتي تؤلمني قليلاً |
| Dizim... her geçen gün ağrıyor, özellikle de soğuk günlerde daha çok. | Open Subtitles | ركبتي تؤلمني يومياً و يتضاعف الألم في البرد |
| Karnım ağrıyor, boynum beni öldürüyor. Döndüremiyorum. | Open Subtitles | معدتي تؤلمني, عنقي يقتلني لا أستطيع إدارته |
| Karnım ağrıyor, ve elektrik akım kaçağım var. | Open Subtitles | معدتي تؤلمني وأعاني من إفرازات كهربائية حارقة. |
| -Azı dişlerim ağrıyor. -Çabuk git gel Martin. | Open Subtitles | ــ أسناني الخلفية تؤلمني ــ عد بأسرع ما يمكنك |
| Ama sürekli vuruyorsun ve fiziksel olarak Canımı acıtıyorsun. | Open Subtitles | لكن أنت تضربني و تؤلمني جسدياً و هنا يجب علي وضع حد لذلك |
| Kulağa hoş geliyor, ama...şaka yapmıyordum. Götüm gerçekten acıdı. | Open Subtitles | يبدُ هذا رائعاً لكني لم أكن أمزح عندما قلت أن مؤخرتي تؤلمني |
| Size işinizi söyleyemem ama bu kelepçeler acıtıyor. | Open Subtitles | لن أملي عليكم ما يجب فعله لكنّ هذه الأصفاد تؤلمني, مارأيك؟ |
| acımıyor bile. Tam aksine gıdıklanıyor. | Open Subtitles | لا تؤلمني حتى إنها تدغدغني في الواقع |
| Tabii, işlemin sonunda kolumda ağrı ve elimde nasır oluşuyor. Kalçası, şundan daha beter olan, İsviçre peyniri gibi delik deşik olan Bob'dan bahsetmiyorum bile! | TED | وفي نهاية ذلك تؤلمني ذراعي، ولدي دعوات في يدي هذا غير بوب الذي تبدو مؤخرته شيئا كهذا مثل الجبن السويسري |
| Kollarım ağrıdı, alsana. | Open Subtitles | خذيها.. ان يدي تؤلمني |
| Seni de ederdi, ama bir kaç ay önce ağrımaya başladı. | Open Subtitles | و هذا يزعجني أيضاً , لكنها لم تبدأ بأن تؤلمني إلا منذ عدة شهور |
| Bugün bacaklarım ağrıyordu bu gibi durumlarda araba sürmek dinlendirici oluyor. | Open Subtitles | ساقاي كانت تؤلمني وفي تلك الحالة ، تصبح القيادة مريحة لي |
| - Yoruldum! Bırak beni biraz! Kemiklerim sızlıyor! | Open Subtitles | أنا متعبة، فأمهليني لحظة كم تؤلمني عظامي ومفاصلي |
| Hastaydım, ama başım artık ağrımıyor. | Open Subtitles | كنت كذلك لكن رأسي لم تعد تؤلمني |
| acıttı! Çok kötü acıttı! Lütfen, bir tane de beynime sık. | Open Subtitles | إنها تؤلمني بشدة، أرجوك أطلق النار على رأسي |