| Sırf tarla ve çeltiklerin değil, her şeyin ayrı bir geçmişi vardır. | Open Subtitles | كل جزء صغير يمتلك تاريخه ليس فقط الحقول و ارض الارز |
| New Rochelle Rotary Kulübü'nün, 1919'a kadar uzanan bir geçmişi var. | Open Subtitles | نادي روتاري نيو روتشيل يعود تاريخه إلى عام 1919 |
| Kalp rahatsızlığını içeren geçmişini söylemediler çünkü denemeye ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | بل أخفوا تاريخه مع مشاكل القلب لأنهم أرادوا هذه الفرصة |
| geçmişini araştırırım, onu izler ve bir risk değerlendirmesi hazırlarım. | Open Subtitles | أنا سأراجع تاريخه السابق وسأراقبه وسأكتب وثيقة مقابل مخاطرة |
| Sözleşme tarihi 8 Haziran 1925. paragraf 34, A maddesi. | Open Subtitles | عقد تاريخه الثامن من حزيران 1925 ، الفقرة الرابعة والثلاثين |
| Her Ziyaretçi, geçmişine, talihine ya da koşullarına bakılmaksızın ilgime nail olur. | Open Subtitles | كل "زائر"، بغض النظر عن تاريخه أو حظه أو ظروفه، يتلقى رعايتي |
| Robinson kariyerinde ikinci kez yerde. | Open Subtitles | ربنسون يسقط أرضاً .. بعد لكمة على الوجه من لاموتا .. وها هو يهزم للمرة الثانية في تاريخه |
| Şimdi bunun bilim tarihinde de örnekleri var ve ne olduğunu söylemeden önce size bilim tarihindeki örneklerden bahsedeceğim. | TED | هناك تاريخ لهذا في العلم و قبل أن أخبركم ما هو. سأحدثكم قليلاً عن تاريخه في العلم |
| Bunu bana seneler önce bizzat kendiniz vermiş ve hikayesini anlatmıştınız. | Open Subtitles | أنت بنفسك أعطيتنى أياه قبل سنوات مضت وأخبرتنى عن تاريخه. |
| O noktada geçmişi silinmiş, isimsiz birini buldunuz. | Open Subtitles | وفي تلك المرحلة، إكتشفتم رجلا بدون إسم مُحي تاريخه بالكامل. |
| Hastamızda hafif bir mide iltihabı var ama bunun yanında bu faksta hastalık geçmişi var. | Open Subtitles | ليس لدى طفلنا حالة التهاب معدة وأمعاء فحسب أرسلوا إلي للتو تاريخه الطبي |
| Öyle bir geçmişi olmasaydı, yalan da işe yaramazdı. | Open Subtitles | لكن لو لم يكن تاريخه كذلك لما أجدت الكذبة نفعاً |
| New York Polis Teşkilatındaki tüm geçmişi burada. | Open Subtitles | لميسير ، تاريخه الكامل بمديريّة شرطة نيويورك |
| Staph Aureus, tüberküloz, strongyloides Phineas'e kadar dönün, geçmişini öğrenin. | Open Subtitles | مكوّرات ذهبية، سل، أسطوانيات... عودوا إلى المريض، وأحضروا لي تاريخه |
| Hasta geçmişini sözlü olarak anlatacak ve ismini es geçeceksin. | Open Subtitles | وستعطينها تاريخه شفويا، وببساطة ستسقطين اسم المريض. |
| Lou kartından harcama yaptığı zaman kartının geçmişini de görebileceğim. | Open Subtitles | فسأكون قادراً على استعراض تاريخه عن بُعد. |
| İnsanlığın kökeni ve tarihi açıklığa kavuşturulacaktır. | TED | سيتم إلقاء الضوء على أصل الإنسان وعلى تاريخه. |
| Yeni Rochelle Rotary Club tarihi 1919'lara kadar gider. | Open Subtitles | نادي روتاري نيو روتشيل يعود تاريخه إلى عام 1919 |
| Evet, seksüel geçmişine bakarak o kişi hakkında bir çok bilgi edinilebilir. | Open Subtitles | أجل، يمكنكِ تعلّم الكثير عن الشخص من خلال تاريخه الجنسي |
| Ama o an ne olduysa 40 yıllık kariyerinde ilk defa Buck parasını bulamadı. | Open Subtitles | ثم , فجأة لأول مرة في تاريخه خلال ما يقارب 40 سنة باك لم يتمكن من العثور على أمواله |
| Bu rakam MIT 'nin 150 yıllık tarihindeki tüm mezunlarından daha fazla. | TED | الرقم أكبر من جميع خريجي معهد MIT في تاريخه منذ 150 عاماً |
| Adamın hikayesini öğrenmeliyiz,... Nereden geldiği, ne yaptığını. | Open Subtitles | نحتاج معرفة تاريخه المرضي أين كان، ماذا فعل |
| Gelmeyebilir ama, bizim kendisinin psikiyatrik geçmişinden de haberimiz var. | Open Subtitles | ربما لا , لكننا ندرك أيضا من تاريخه النفسي. |
| Geçmişinin sambayla silinmesine izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني السماح لهم برقص السامبا على تاريخه. |