|    Talley'le konuşmazsa, bir rehineyi vuracağını söylüyor.    | Open Subtitles |     قال سيقوم بقتل الرهائن إن لم يتحدث مع تالى    | 
|    Talley'le konuşamazsa rehinelerden birini hemen vuracakmış.    | Open Subtitles |     قال سيقوم بقتل الرهائن إن لم يتحدث مع تالى حالا    | 
|    Ben Jeff Talley, Dennis. Yerel polisim.    | Open Subtitles |     أنا جيف تالى من الشرطة المحلية    | 
|    Beni Tully ile bir arabaya koydun çünkü Emil Brandt'ı istiyordun.    | Open Subtitles |     لقد وضعتنى فى سياره مع (تالى) لأنك كنت تريد (إيميل براند)    | 
|    Tully Postdam'da öldürülmedi, Muller'in orada öldürüldü. Ceset akım yönünde yüzüyordu.    | Open Subtitles |     و (تالى) لم يُقتل فى (بوتسدام) لكنه قـُتل عند (مولر) ..    | 
|    Tali Puccini söylemeye alışıktı, babamın gözleri yaşla dolsa bile devam ederdi.    | Open Subtitles |     تالى اعتادت أن تقوم بغناء بوتشينى حتى والدى اعتاد أن تمتلئ أعينه بالدموع    | 
|    Sadece ünlü Jeff Talley böyle bir kıIık bulabilirdi.    | Open Subtitles |     حتى جيف تالى الشهير يأتى بهذه الحالة    | 
|    Benim adim Jeff Talley, Dennis. Yerel polisleyim.    | Open Subtitles |     أنا جيف تالى من الشرطة المحلية    | 
|    Baksana, sadece meşhur Jeff Talley böyle bir iş çevirebilir.    | Open Subtitles |     حتى جيف تالى الشهير يأتى بهذه الحالة    | 
|    Evet çok iyi bir hikaye Bay Talley. Ne olacağı hiç belli olmuyor.    | Open Subtitles |     ."نعم, هو مادة لطيفة, سيد "تالى هو كوف (خليج صغير) لا يمكن توقعه أبداً    | 
|    Dr. Talley böyle düşünmüyor    | Open Subtitles |     . حسناً ، الدكتور (تالى) يختلف معك فى ذلك    | 
|    No, tatlım, teşekkürler, ama Dr. Talley'i seviyorum ve kız kardeşin ve abin de orda    | Open Subtitles |     . (لا ، حبيبى , شكراً ، لكنى أحب الدكتور (تالى . و أختك هناك و أخوك    | 
|    Ben Şef Talley, Bristo Camino Polis Merkezi'nden.    | Open Subtitles |     أنا الرئيس تالى من قسم الشرطة    | 
|    Sen... ünlü Jeff Talley'sin.    | Open Subtitles |     إنك جيف تالى الشهير    | 
|    Tommy, Şef Talley ile konuşuyorsun.    | Open Subtitles |     تومى، معك الرئيس جيف تالى    | 
|    Sıkıntı şu, Tully Emily Brandt'ın ölüm belgesini kendi gözlerimle gördüm.    | Open Subtitles |     المشكله يا (تالى) أنى رأيت شهادة وفاة (إيميل براند) بعينى    | 
|    Tully ya da çözemeyeceğim hiçbir şey sorun değildi.    | Open Subtitles |     (تالى) لم يكن بمثابة مشكله ولا أى مُعضله أخرى    | 
|    Kendisi, Tully'nin Postdam'da ne yaptığını bilmek istemez mi?    | Open Subtitles |     -ألا يريد أن يعرف ماذا كان (تالى) يفعل فى (بوتسدام)؟    | 
|    Şoförüm, Tully adında bir çocuk, Postdam'da ölü bulundu.    | Open Subtitles |     سائقى, فتى يُدعى (تالى) اتضح أنه قـُتل فى (بوتسدام)    | 
|    Tully gibi işe yaramaz bir adam için bile? Tamam.    | Open Subtitles |     أليس من أجل هذا بدأنا الحرب حتى لو كان الشخص من نوع (تالى)؟    | 
|    Dün gece Tully'nin Postdam'da ne işi vardı? - Bilmiyorum.    | Open Subtitles |     -ماذا كان يفعل (تالى) فى (بوتسدام) ليلة أمس    | 
|    Hatta belki Tali'de orada senin yanında olur.    | Open Subtitles |     وربما أيضا كأن تالى متواجده هناك معكى    |