| Senin kız şimdi dizlerinin üzerindeki halinden daha iyi görünüyor. | Open Subtitles | عاهرتك كانت تبدو أفضل عندما كانت تركع على ركبتيها |
| - Odasında. Çok daha iyi görünüyor ve benden çay istedi. | Open Subtitles | أنها في غرفتها، تبدو أفضل بكثير وتطلب الشاي |
| Bana kalırsa beş altı ay öncesinden çok daha iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | أظنك تبدو أفضل مما كنت عليه قبل 5 أو 6 أشهر. |
| Açıkçası geçen seferden daha iyi görünüyorsun. Buraya daha önce gelmiş miydiniz? | Open Subtitles | يجب أن أقول, أنت تبدو أفضل من المرة الأخيرة التي رايت فيها. |
| Myca mücevher gibi, yani sen de iyi görünmek istersin. | Open Subtitles | علاوة على ذلك، في Myca مثل قطعة الدايم، حتى كنت ستعمل تريد أن تبدو أفضل ما لديكم. |
| - Çok daha iyi görünüyorsunuz Doktor Masen. - Daha iyiyim, teşekkürler. | Open Subtitles | تبدو أفضل بكثير دكتور مازن أنا أفضل بكثير , شكرا |
| Sıcak bir banyodan sonra daha iyi görünebilir. | Open Subtitles | انها سوف تبدو أفضل بعد لقد كان حمام ساخن. |
| Bu hikayeyi Rumence anlatınca kulağa daha iyi geliyor. | Open Subtitles | تلك القصة تبدو أفضل بكثير بالرومانية |
| Gözlerin çok daha iyi görünüyor Arthur. | Open Subtitles | لكني دائما ما اثق بالطيور عينك تبدو أفضل بكثير، آرثر. |
| Şuna bak. Şimdi daha iyi görünüyor. | Open Subtitles | انظر إليها إنها تبدو أفضل الآن |
| İlk oturduğu zamankinden daha iyi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو أفضل بكثير من أول مرة جلست فيها |
| Bence son zamanlarda çok daha iyi görünüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تبدو أفضل مؤخراً |
| Sance hangisi daha iyi görünüyor? | Open Subtitles | أيهما تبدو أفضل برأيك |
| Gerçekten şanslıyız, bizim Alman çikolatamız Libby'nin ondört granülünden çok daha iyi görünüyor. | Open Subtitles | نحن محظوظتين حقاً فشكولاتتنا الهولنديه تبدو أفضل (من حبوب الفورتين لدى (ليبي |
| - Bu elbiselerin içinde çok daha iyi görünüyorsun. - Sağ olun. | Open Subtitles | تبدو أفضل بكثير فى تلك الملابس شكراً لكِ |
| Gerçek hayatta daha iyi görünüyorsun. TV'de hep birilerine bağırıyorsun. | Open Subtitles | انت تبدو أفضل في الواقع أنت دائماً تصرخ على الناس في التلفاز |
| Gerçek hayatta daha iyi görünüyorsun. TV'de hep birilerine bağırıyorsun. | Open Subtitles | انت تبدو أفضل في الواقع أنت دائماً تصرخ على الناس في التلفاز |
| İnan bana petrolcüyken, bar kuşundan çok daha iyi görünüyorsun. | Open Subtitles | ثق بي تبدو أفضل كبائع نفط أكثر من كونكَ زير حانات |
| Daha iyi görünmek istiyor. | Open Subtitles | واضاف \"انه يريد أن تبدو أفضل. |
| Geçen haftaki o yürüyen cesede kıyasla çok daha iyi görünüyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تبدو أفضل الآن من ذلك الذي رأيته الأسبوع الفائت |
| Hâlâ güzel duruyor ama bu daha iyi görünebilir. | Open Subtitles | ما زالت تبدو أنّاقة لكنني سأقول، إنها قد تبدو أفضل. |
| Fransızcada kulağa daha iyi geliyor. | Open Subtitles | إنها تبدو أفضل بالفرنسية |