| Diktatörlükte, güç şiddet tehdidi altında ortaya çıkar, yönetilenin rızasıyla değil. | TED | في الديكتاتورية، تبرز سلطة الدولة من التهديد بالقوة، وليس موافقة المحكوم. |
| Ya da yandan düğmeler ortaya çıkarak nerede olmalarını istediğinize göre etkileşmenize izin verir. | TED | أو يمكنْ أن تبرز الأزرار من الجانب وتسمح لك بالتفاعل حيثُ تريدها أن تكون. |
| Doktor ve hasta arasındaki karmaşık hesaplaşmalardan açıkça ortaya çıkan mesaj klinikte sadece bir yer değil felsefe için de talep vardır. | Open Subtitles | الرسالة التي تبرز بوضوح من هذه اللقاءات المعقّدة بين الأطباء والمرضى أنه ليس هناك فقط مكان في العيادة |
| Parıldayan miğferinizle savaş alanında mutlaka dikkat çekiciydiniz. | Open Subtitles | ذات خوذة اللامعة كنت تبرز بالتأكيد في ساحة المعركة |
| - Evsiz bir adam gözüme pisledi. | Open Subtitles | رجل مشرد تبرز على عيناي |
| Ne zaman suratını şu an senin yaptığın gibi yapsa evin içinde bir yerlere kaka ettiğini anlıyorduk. | Open Subtitles | وحينما يعبر كتعابير وجهك الآن أعرف فوراً أنه تبرز بركن من المنزل |
| Bunlar, Manhattan şehir merkezinde bile göze çarpabilecek ağaçlardır. | TED | أشجار يمكنها أن تبرز في وسط مدينة منهاتن. |
| Birdenbire bu diyafram bıçakları hiçbir şeyin yapmayacağı şekilde o yansımayı ortaya çıkarıyor. | TED | فجأة، تلك الشفرات البؤرية تبرز من خلال ذلك الإنعكاس بطريقة لم يفعلها شيء آخر. |
| Birkaç on yıl önce, tümör dokusunun analizinden koreleasyonlar ortaya çıkmaya başladı. | TED | لذا منذ عقود قليلة مضت، بدأت تبرز العلاقات بينهما من تحليل نسيج الأورام. |
| Fakat sorun şu ki, bir şeyi anladığın anda, daha çok soru ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لكن المشكلة هي، اللحظة التي تفهم فيها شيئاً ما، تبرز المزيد من التساؤلات. |
| Bilemiyorum, biri gözlerimi ortaya çıkarıyor, diğeri de saçımın rengine uyuyor. | Open Subtitles | التفاح والبرتقال، إحداهما تبرز عينيّ والأخرى تطابق شعري |
| Ancak geçen sene bildirilen 128 hırsızlık ve vandallık olayında öne çıkan bazı isimler var. | Open Subtitles | و لكن من بين 128 حادثة تم الابلاغ عنها من التخريب و السرقات البسيطة في العام الماضي هناك بضعة اسماء تبرز |
| Bu yüzden bu merkezi omurgamız ve yana çıkan uzantılarımız var, bendekinde kollar ve bacaklar, balıklarda burada yüzgeç ve tavuklardakinde kanatlar bulunuyor. | Open Subtitles | أو حتى هذه الضفدعة لدينا عمود فقري مركزي و لدينا زوائد تبرز من الجانبين هي الذراعين و الرجلين في أنا |
| Ama bu verilere şöyle bir bakınca ortaya çıkan bir hipoteze göre ayrışmış toplumlar küreselleşmeye oldukça az toleranslı. | TED | ولكن إحدى الفرضيات التي أظن أنها تبرز من نظرة خاطفة على تلك البيانات هي فكرة أن المجتمعات المستقطبة تعتبر الأقل تسامحاً تجاه العولمة. |
| Yaptığın her dikkat çekici şey, burs için yardımcı oluyor, tamam mı? | Open Subtitles | أى شئ يجعلك تبرز,يساهم فى المنح الدراسيه,أليس كذلك؟ |
| Araya kaynayabilecekken neden dikkat çekelim ki diyorum. | Open Subtitles | أقول، لماذا تبرز في حين أنّه يمكنك الإختلاط؟ |
| Karma pisledi üstüne. | Open Subtitles | تبرز عليكي طائر كعقاب |
| Kuş üstüme pisledi ya! | Open Subtitles | ! تبرز عليّ طائر |
| Yine kaka yaptım. | Open Subtitles | لقد تبرز عليّ مجدداً |
| Her ne kadar ilk göze çarpan Satürn'ün halka katmanları olsa da güneş sistemimizdeki diğer üç gaz devinin de halkaları vardır. | Open Subtitles | بالرغم من أن حلقات زحل تبرز حقا عمالقة الغاز الثلاثة الآخرين في مجموعتنا الشمسية لديها حلقات أيضا |
| Şuna bak! 1. Taburdaki serseriler benim siperime sıçmışlar. | Open Subtitles | انظر لهذا ,احد اوغاد الكتيبه الاولي تبرز في حفرتي |