| - Hayır, git ormana işe. Yarın görüşürüz. Sana olanları anlatırım. | Open Subtitles | لا , تبول على الأخشاب , سأراك غدا وسأخبرك كل الأمور |
| Çocuk, bu bir daha böyle konuşursa elbisesine işe. | Open Subtitles | أيها الطفل.. إذا تحدثت هكذا مرةً أخرى تبول على فستانها |
| Onu bunu fırlatıyorlar, hatta biri yere işedi! | Open Subtitles | إنهم يرمون الأشياء .. حتى أن أحدهم تبول على الأرضية |
| Bunların üstüne birde, birisi Mrs. Campanella'nın tüm gül bahçesini işemiş. | Open Subtitles | وفوق كل هذا لقد تبول أحدهم على حديقة زهور السيدة كامبانيلا. |
| Su geçirmez olması çok önemli çünkü o ufaklık tam bir kaka ve çiş makinesi olacak. | Open Subtitles | هي حاملة أطفال , وهي مانعة للماء وهذا الأهم لأن الصغار هم آلات تبول وتغوط |
| Bugüne kadar işediğimden çok işedin. Bu kadar sidik nereden geliyor? | Open Subtitles | انت تبول اكثر من تبولي من أي يأتيك كل هذا البول؟ |
| Bence bir sınır koymak işeme yarışını ancak teşvik ederdi. | Open Subtitles | أستطيع أن أقول بأن رسم خط قد يثير مسابقة تبول |
| Büyük Breca, Dev mağarasına işeyen savaşçı. | Open Subtitles | أنا بريكا العظيم الذي تبول على كهف العملاق |
| Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. | Open Subtitles | إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام |
| Ancak, atletin ayağını öldürmek için duştayken ayağına işe. | Open Subtitles | إن كنت تريد القضاء على قدم الرياضي فقط تبول على قدمك حينما تكون في الحمام |
| - Git çalılıklara işe. | Open Subtitles | لماذا تنتظر في الصف نحن في غابة تبول على الأشجار |
| - Bir saattir burada oturuyoruz. Şimdiden üç kez işedi. | Open Subtitles | نحن جالسان هنا منذ ساعة ، لقد تبول 3 مرات حتى الآن |
| Evet şunun dışında. Tim denen çocuk, buz makinesine işedi. Ama bu kolay. | Open Subtitles | نعم , بإستثناء ذلك الولد تيم الذي تبول في جاهز الثلج, كان هذا سهلاً. |
| Beynini patladan önce yalvardı ve altına işedi. | Open Subtitles | لقد إستجدى لأتركه حياً و تبول بملابسه قبل أن أقتله |
| Oh, üzgünüm... ama dün gece birisi, benimkinin üzerine işemiş. | Open Subtitles | انا آسف لكن شخص ما تبول على ردائى ليلة امس |
| Senin çocuğun olan şu arsız... balkon parmaklığından tam Bay Biondi'nin kafasına işemiş. | Open Subtitles | . إنه طفلك المدلل تبول على حديد . "الشرفة، نزلت على رأس" بيوندى |
| çiş yapan o olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه هو الذي تبول على الأرض |
| İki adamın kendi bölgesini savunmasına bu yüzden sidik yarıştırmak derler. | Open Subtitles | ولهذا يطلق عليها مسابقة تبول عندما يحاول رجلان تحديد مناطق سيطرتهم |
| Jerry'ye.., ...işeme partisine gidiyoruz. | Open Subtitles | فنحن ذاهبون إلى منزل جيري. إنه حفل تبول. |
| O zamanlar YouTube'da ilk 100'de birinci sırada senin Matt Lauer röportajın arkasından da yüzüne işeyen maymun gelirdi. | Open Subtitles | اعني عاليوتوب، لقطات مشهورة مات لاور ضد مارشال وبعد ذلك هذا القرد ' تبول في وجهه |
| Burada da evinin ön bahçesinde bir kovanın içine işiyor. | Open Subtitles | وكانت هي هناك تبول في دلو في الحديقة الأمامية |
| Rüzgara karşı işiyorsun, Korsak. Elinde silah yok, neden yok, DNA yok. | Open Subtitles | أنت تبول في الريح ليس لديك سلاح أو دليل أو جينات |
| -Kedi çişi gibi kokuyor. -Bu parfüm, Ben. | Open Subtitles | يوجد رائحه تشبه رائحة تبول القطه انه عطر, يا بين |
| Bir tuvalette kamera yoktu, rahatça işedim. | Open Subtitles | فقط الحمامات لا تملك كاميرات، أنا تبول في الراحة. |
| Bunları çişini yaparken mi konuşmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تريدنا حقاً أن نتحدث بشأن هذا وأنت تبول ؟ |
| Neredeyse altına işemek üzereydin. | Open Subtitles | عيناك بحجم قروش الدولار كنت توشك أن تبول على نفسك من الخوف |
| O kadar sessizdik ki, farenin kedinin üzerine işediğini bile duyabiliyorduk. | Open Subtitles | كنا هادئين، حتى أنه يمكنك سماع تبول الجرذان |