| ticaret borsasıyla elde edilen yarım milyarlık bir servet. | Open Subtitles | نصف مليار دولار من الأصول، تتاجر بالسلع أجل لقمة العيش. |
| Bana işi öğretme. Eğer ticaret yapmak istersen, üye ol. | Open Subtitles | لا تعلمني العمل إذا أردت أن تتاجر كن عضواً |
| Cevap ver. Hemen öğrenmek istiyorum. satıyor musun? | Open Subtitles | اجبني , اريد ان اعرف الان هل تتاجر بالمخدرات ؟ |
| Tom. Hala karaborsada çalıntı araba mı satıyorsun? | Open Subtitles | توم،هل مازلت تتاجر بالسيارات فى السوق السوداء؟ |
| Yani aileler arasi çocuk takas edemezsin, degil mi? | Open Subtitles | لا يمكنك حقاً أن تتاجر بالأطفال بين العائلات، أليس كذلك ؟ |
| Kolaydı. Sizin işiniz arazi ticareti, o ise toprakları alıyor elinizden. | Open Subtitles | الأمر بسيط, أنت تتاجر بالأراضي وهو يريد انتزاعها منك |
| Kötü adamlara kocaman aletler satıyormuşsun. | Open Subtitles | هل كنت تتاجر في السلاح لصالح الأشرار؟ ماذا؟ |
| Hükümetiniz ticaret konusunda endişe ediyorsa, görüşebiliriz. | Open Subtitles | اذا كانت حكومتك تتاجر فى الاهتمامات , يمكننا التحدث |
| Sırlarla ticaret yapabilirsin. Yalanlarla ticaret yapabilirsin. | Open Subtitles | يمنك أن تتاجر في الأسرار، يمكنأنتتاجرفيالأكاذيب، |
| Hiçbir İtalyan devleti bizimle ticaret yapmaz. İki hafta içinde bankayı kaybederiz... | Open Subtitles | لن تتاجر معنا أي ولاية إيطالية في غضون شهرين سنخسر مصرفنا |
| Bu aralar ortalıkta çalıntı hap satıyor musun? | Open Subtitles | لا تزال تتاجر بالمخدرات المسروقة هذه الأيام ؟ |
| - Perakende işinde. - Annem kokain mi satıyor? | Open Subtitles | أتخالين والدتي تتاجر بالكوكايين؟ |
| Yani HR uyuşturucu satıyor. | Open Subtitles | إذن الخلاصة أن "الموارد البشرية" تتاجر في المخدرات |
| Dükkânda çevirdiğin dolapları biliyoruz Hank tam otomatik tetik satıyorsun. | Open Subtitles | نحن نعلم بخصوص عملك الأخر , هانك تتاجر بالأسلحة الغير شرعية |
| Bence sen kara borsa hikayeler satıyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تتاجر بالخرافات في السوق السوداء |
| İnandığın her şeyi ebeveynlerinle geçireceğin bir günle, hatta bir saatle takas etmez miydin? | Open Subtitles | لا هل أنت تتاجر بكل سرور كل شيء كنت تعتقد ليوم واحد، أكثر من ساعة واحدة، |
| Tabii ki, şempanzeler takas ederler: "Evet, bana hindistan cevizi ver, ben muz vereceğim." | TED | قرود الشمبانزي تتاجر بالطبع: "نعم، أنت تعطيني حبة جوز الهند، وسأعطيك موزةً." |
| Uyuşturucu ve yasadışı silah ticareti yapan kartellere. | Open Subtitles | العصابات التي تتاجر بالمخدرات والأسلحة الغير مشروعة |
| Buralarda bir yerel kabilenin olduğunu duydum Tlingitler yıllardır büyük hayvanları avlamak için silah ticareti yapıyorlar. | Open Subtitles | سمعت بأنّ العشيرة المحلية ..هنا القبيلة التلينغيتية تتاجر بأسلحة الصيد منذ سنوات .. |
| Lisede uyuşturucu satıyormuşsun. | Open Subtitles | كنت تتاجر بالمخدرات في الثانوية. |
| Gangsterleriyle, korkutucu uyusturucu satıcısı bir bayan. | Open Subtitles | أنت السيدة المرعبة تتاجر المخدرات مع العصابات |
| Millet mal sattığını öğrenmesin zaten. | Open Subtitles | لا تريدّ من الناس أن يعلمَوا أنك تتاجر بالمخدرات. |
| Kurban localarınızdan birinde uyuşturucu satıyordu. | Open Subtitles | حسناً الضحية كانت تتاجر في المخدرات مع أحد نزلاءك |
| Böyle biri nasıl olur da masum insanları pazarlayan gizli bir küresel oluşuma katılır? | Open Subtitles | كيف اختلط بمنظمة عالمية غامضة والتي تتاجر بحياة الأبرياء |