| Evet, 20 milyon Euro değerinde takip edilemez hamiline tahvil. | Open Subtitles | أجل، 20 مليون يورو على شكل سندات لحاملها لايمكن تتبعها |
| Yüzleşmeyi inkar takip ediyor, onun ardından da "Sen bir yalancısın. | Open Subtitles | مواجهة تتبعها إنكار تتبعها أنت كذاب ، أريد أن أعرف الحقيقة |
| Bazen, bilgisayarımız bir şey bulur, ...bizim de takip etmemiz gerekir. | Open Subtitles | حسنا، في بعض الأحيان يرسل الجهاز الخاص بك اشارات علينا تتبعها |
| İşte. Kaburgalara dört simetrik yumruk peşinden de iki sol. | Open Subtitles | هنا، أربع لكمات متناظرة صاعدة إلى الأضلاع تتبعها لكمتان يساريتان. |
| Kolayca izini bulabiliriz. | Open Subtitles | لابد أن تكون في إحدي هذه الأماكن نستطيع تتبعها بسهولة |
| Düşündüm ki, yaratıcılar olarak bizi ortadan kaldırabilir ve müziği onun ifadesi yapmaya çalışabilir miyiz? ve onu takip eden animasyonu elde edebilir miyiz? | TED | لذا كنت أفكر، هل يمكن إزالتنا نحن كمبتدعين ونحاول أن نجعل الموسيقى هي الصوت ونجعل الرسوم المتحركة تتبعها. |
| Tekrarlama, müziğin her parçasını çok etkili bir biçimde kendisini takip eden parçaya bağlar. | TED | التكرار يربط كل قطعة في الموسيقى بطريقة لا تقاوم بالقطعة التالية التي تتبعها |
| Bir ipucu buluyor ve ölümüne takip ediyorsunuz | Open Subtitles | فكرة معينة مسيطرة عليك وتريد أن تتبعها للنهاية |
| Sanki bir Sibirya kurdu sürüsü tarafından takip ediliyormuş gibi, Esplanade'den Canal Street'e kadar yürüdüm. | Open Subtitles | من شارع المتنزه إلى شارع القناة كما لو كانت تتبعها مجموعة من ذئاب سيبيريا |
| Binanın içinde kamera sistemi yok ama adamlarımızdan biri onu takip etti. | Open Subtitles | لم نقم بالتصوير داخل المبنى و لكن احد عملائنا تتبعها |
| Onu dikizliyorsun, takip ediyorsun, düzüyorsun, külotunu saklıyorsun sonra doğranmasını seyrediyorsun. | Open Subtitles | أنت تراقبها , تتبعها , تضاجعها و تبقي سروالها كتذكار ثم تجلس على على بعد 50 قدماً تشاهدها تذبح |
| Yaşlandıkça sana takip ettirecekleri kurallar da artacaktır. | Open Subtitles | كلما كبرت ، كلما كثرت القواعد التي يريدونك أن تتبعها |
| Onu takip ederken seni fark etmemesine dikkat et. | Open Subtitles | تأكد من أن لا تلاحظك حين تتبعها . اتصل بي |
| Daniel, belki de yapay bir yaşam formu olduğu gerçeği ile yüzyüze gelirse, takip ettiği daha önceden programlanmış davranış öncelikleri değişebilir. | Open Subtitles | دانيال ربما إذا أجبرت على معرفة أنها شكل من الحياة الإصطناعية يمكن أن يغير أي برنامج قبل الأولويات التي تتبعها |
| Shanti büyük güzel kahVerengi gözlerini kırpıştırdı sen de onu köye kadar takip ettin. | Open Subtitles | شانتي تغمز بعينها البنية الجميلة لك وأنت تتبعها إلى القرية |
| peşinden Amerika'ya gitsen bile arada iki saatlik fark olacak. | Open Subtitles | ولكن، حتى إذا كُنت سوف تتبعها إلى أمريكا فإن هُناك فجوة ساعتان |
| O kadar iyi arkadaşsanız, neden peşinden sen gitmiyorsun? | Open Subtitles | وبما أنكما صديقان حميمان، لم لا تتبعها هي؟ |
| Bu yüzden izini sürebileceğimiz havluları getirmeni anlamıyorum. | Open Subtitles | لهذا لا أفهم لماذا قد تجلب مناشف التي في النهاية يمكن تتبعها |
| Gerçekten harika. İlk önce iştah açıcı bir biftekle başlarız. ardından bir biftek salatası bunu takiben tabii ki bir biftek. | Open Subtitles | سنبدأ بمقبّلات شرائح اللحم، تتبعها سلطة شرائح اللحم، تليها، بالطبع، شرائح اللحم |
| Onu istediğin kadar izleyebilirsin. | Open Subtitles | أنظر , يمكنك أن تتبعها كما تريد |
| İzi sürülemeyen özel bir sinyal almak için dizayn edilmiş. | Open Subtitles | مصمم لإستقبال إشارة معينة لا يمكن تتبعها |