| Yapabileceğim bir şey varsa, beni aramaktan çekinme. | Open Subtitles | لو ان هناك أي شيء بمقدوري إياك ان تتردي فى مكالمتي |
| Pam, yapabileceğimiz bir şey varsa, benim ya da Ray'in, lütfen aramaktan çekinme. | Open Subtitles | بام, إن كان هناك ما يمكننا فعله أنا أو راي لا تتردي أن تطلبي |
| Konuşmak istersen beni aramaktan çekinme. | Open Subtitles | لا تتردي في الاتصال بي لو أردتِ أن تتحدثي |
| Eğer şartlar gerektirirse, ölüm emrini vermekte tereddüt etmeyecek misin? | Open Subtitles | وإذا اقتضى الأمر لن تتردي في إصدار قرار القتل ؟ |
| Bir şeye ihtiyacınız olursa kapımı çalmaya tereddüt etmeyin, tamam mı? | Open Subtitles | إن أحتجتِ لشيء، فلا تتردي في الطلب، حسناً؟ |
| Laf kalabalığı yaptığımın farkındayım ama, yardım edeceğimiz bir şey olursa, bizi aramaktan sakın çekinmeyin. | Open Subtitles | رغم إدركي أن هذا غير مجدي لكن لو كان هناك ما نستطيع أن نفعله لا تتردي في إخبارنا |
| Ne olursa olsun, hiç çekinme. | Open Subtitles | . و إذا حصل هذا ، لا تتردي |
| çekinme. | Open Subtitles | لا تتردي في ذلك |
| Rachel, bundan sonra böyle şeyleri en başta bana söylemekte çekinme. | Open Subtitles | (في المستقبل يا (ريتش أريدك ألا تتردي بإخباري مثل هذه الأمور لك هذا |
| İstemekten çekinme. | Open Subtitles | لا تتردي أن تطلبي. |
| - Bizi aramaktan çekinme. | Open Subtitles | لا تتردي في الإتصال بنا. |
| Aşırı susama yaşarsan, kasların tutulursa ve nöbet geçirirsen Sandy'i aramaktan çekinme. | Open Subtitles | لو وجدتِ نفسك تحتاجين المياه ستتشنج عضلاتك وستنهارين (لا تتردي في الأتصال ب(ساندي |
| Hiç tereddüt etmedin, Jasmine. | Open Subtitles | لا تتردي أبدا، ياسمين |
| Bir daha tereddüt etme. | Open Subtitles | لا تتردي مرة أخرى |
| tereddüt etme. Öldür onu. | Open Subtitles | لا تتردي, اقتليه. |
| Eğer arzuladığınız bir şey varsa lütfen istemekten çekinmeyin. | Open Subtitles | لا تتردي بالسؤال من فضلك إن كان لديك أي استفسار آخر |
| Bir şey aklınıza gelirse, beni aramaktan lütfen çekinmeyin. | Open Subtitles | اذا تذكرتي شيء لا تتردي في الاتصال بي |