| Dinle, eğer bir şeye ihtiyacın olursa beni aramaya Tereddüt etme. | Open Subtitles | انصت، إذا أحتجت لشيء، فلا تتردّد بالاتصال بي. |
| Bir sorun yaşarsan beni aramakta Tereddüt etme. | Open Subtitles | وإذا واجهت أيّ تخوّفات لا تتردّد مطلقاً بالإتصال بي في أي وقت |
| Açılması için onunla konuşmam gerekecek. Açıldığında, sakın Tereddüt etme. | Open Subtitles | عليّ التحدّث معها لتفتح وعندما تفتح، لا تتردّد |
| Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa hiç çekinmeyin. | Open Subtitles | إذا كنت تحتاج أيّ شئ أبدا، لا تتردّد في السؤال. |
| Neyse, burada kaldığınız sürece bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen hiç çekinmeyin. | Open Subtitles | إنْ احتجتَ أيّ شيء خلال إقامتك هنا... أرجو ألّا تتردّد بالطلب. |
| Elbette, başka soruların olursa, aramaktan çekinme. | Open Subtitles | بالطبع، لو كانت لديك أيّ أسئلة أخرى، لا تتردّد في الإتصال. |
| Hiç çekinme. | Open Subtitles | لا تتردّد. |
| Buraya gelince yap. Tereddüt etme. | Open Subtitles | .عندما يأتي، قم بها، لا تتردّد |
| - Eğer yapabileceğim herhangi bir şey varsa, lütfen Tereddüt etmeyin. | Open Subtitles | - إذا هناك أيّ شئ الذي أنا يمكن أن أعمل، رجاء لا تتردّد. - ربما هناك. |
| Saldırdıklarında, sakın Tereddüt etme, çık ve döğüş. Söylediğim gibi. | Open Subtitles | عندما تهاجم، لا تتردّد في الخروج للقتال |
| O yüzden Tereddüt etme. | Open Subtitles | لذا لا تتردّد إذا فعلت, نموت |
| Sakın durmayın. Sakın Tereddüt etmeyin. | Open Subtitles | لا تتوقّف , لا تتردّد |
| İyi işti bu. Tereddüt etmedin. | Open Subtitles | -أحسنت,لم تتردّد |
| Tereddüt etme. | Open Subtitles | لا تتردّد. |
| Tereddüt etme. | Open Subtitles | لا تتردّد. |
| Eğer sizin için yapabileceğim bir şey varsa sormaktan çekinmeyin. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}،لو ثمّة ما يمكنني إعانتك به فرجاءً، لا تتردّد في الطلب. |
| Pam ve benim yapabileceğim bir şey olursa sakın çekinmeyin. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء يمكننا فعله أنا و(بام) فلا تتردّد بطلبه |
| Jane, katılmak istersen çekinme. | Open Subtitles | -جاين)، لا تتردّد بالقفز في أيّ وقت) . |