| Daha sonra düşündük ki, onu besleyeceksiniz, Ve konuşması da lazım, ve bu şekilde daha karmaşık bir hal aldı. | TED | و ثم قلنا: يجب علينا إطعامه و يجب يتحدث و بدأت الأمور تتعقد أكثر فأكثر |
| Bu şey gittikçe karmaşık bir hal almaya başladı bu gerçekten gittikçe zorlaşıyor. | Open Subtitles | الأمور بدأت تتعقد الأمور تصبح صعبة أكثر بسرعة |
| Şeytanın varlığını kanıtlamak oldukça zor ve çok karışık bir mesele. | Open Subtitles | تتعقد المسئله حيث لا دليل لوجود الشيطان فكيف سنثبت وجود الشيطان |
| İnsanlar incinir ve işler karmaşıklaşır sen ne yaparsan yap. | Open Subtitles | سوف يتأذى الناس و تتعقد الأمور بغض النظر عما تفعله |
| - Çok iyi anlıyorum. Ortalık çok karıştı. | Open Subtitles | إنني أتفهمُ ذلك , إنّ الأمور تتعقد كثيراً يارجل. |
| Hedge ortaya geldiğinde işler daha karmaşıklaşıyor. | TED | الأمور تتعقد أكثر عندما يصل هيدج للوسط. |
| Ne ironi ama. Buradaki son günlerimiz ve ikimizin de işi karmaşık hale geliyor. | Open Subtitles | الأدهى، آخر أيامنا هنا والأمور تتعقد لكلينا |
| Evet. İki kişi öldü, en büyük zanlı da sensin. Bundan daha karmaşık olamaz. | Open Subtitles | شخصان قد قتلا وانت المتهم الرئيسي. لا يمكن أن تتعقد الأمور أكثر من ذلك. |
| Bak, Lewis ile ben takım arkadaşıyız ve ben işleri karmaşık hâle sokmak istemiyorum. | Open Subtitles | اسمعي, لويس وانا من أعضاء الفريق وانا فقط لا أريد ان تتعقد الامور. |
| Bu kadar karışık olan sadece İngilizce. | Open Subtitles | الإنجليزية هي اللغة الوحيدة التي تتعقد فيها الأمور |
| Neden her şey bu kadar karışık olmak zorunda? | Open Subtitles | لماذا تتعقد الأمور كلها هكذا؟ |
| Buradan itibarenki kısımlar biraz karışık gelebilir! | Open Subtitles | هنا حيث تتعقد الأمور. |
| İşler zorlaşınca gerçek arkadaşlarının farkına varırsın. | Open Subtitles | عندما تتعقد الأمور؛ تكتشف أصدقائك الحقيقيون |
| İşler kötüye gittiğinde pes et. Senin en iyi yaptığın şey bu. | Open Subtitles | هذا هو , فعندما تتعقد الأمور أنت تعرف جيدا مايجب فعله |
| - Seninle geleyim mi, Şef? - Çok isterdim ama işler biraz karıştı. | Open Subtitles | دعني آتي معك أيها الرئيس - كنت أود ذلك ولكن ربما تتعقد الأمور - |
| Onların kafaları karıştı ve biz onları çözümleyeceğiz. | Open Subtitles | أنها تتعقد وعلينا نحن أن نحلها |
| İşler birazcık karıştı diye arkanı dönüp kaçamazsın. | Open Subtitles | لا يمكننا التراجع حين تتعقد الأمور. |
| Bu cinayet her an biraz daha karmaşıklaşıyor. | Open Subtitles | جريمة القتل هذه تتعقد بمرور كل دقيقة |
| Her şey karmaşıklaşıyor. | Open Subtitles | الأمور بدأت تتعقد |
| İşte her şey şimdi karmaşıklaşıyor. | Open Subtitles | هنا تتعقد الأمور |
| İşte, olaylar tam da bu noktada karmaşıklaşır. | Open Subtitles | و عندها تتعقد الأمور |
| Seçimden bir gün önce işler tamamen karışmaya başladı. | Open Subtitles | ... بدأت الأمور تتعقد في اليوم السابق للإنتخابات ... |